İnsan bunu derken utanır, yüzü kızarır.
Tabi utanacak, kızaracak yüzü olanlar için söylüyorum bunu. Varsa yani…
Yoksa, siyaseti ve ticaretini etik kurallar çerçevesinde, adilane bir şekilde yaptığı gibi, ne dediğini bilen siyasetçilerimiz, işadamlarımızı, sivil toplum kuruluş kanaat önderlerimiz yok değil. Onları tenzih ediyoruz!
Bazıları, birileri, zaman zaman biz basın mensuplarını aşağılayıcı, hafife alan, itibarsızlaştırmaya çalışan bazı dingiller, bir mesele oluştuğunda, yukarıdaki lafı ederler utanmadan.
Sapla samanı ayırmazlar nedense..
Elma ile armudu ayanı poşete koyarlar!
*
Gazeteciye fiyat biçiyor aklı sıra. Kendi uç kuruşluk adam, bize fiyat biçiyor. Kimsin sen, senin fiyatın ne söylesene!
Kaç gırat çekersin terazinin kefesine koysam! Adam mısın sen?
Şunu unutmasın ki, hiçbir arkadaşım, kendini, kalemini, gazetesini, sitesini satılığa çıkartmaz. Ha, emeği varsa, ilanı, reklamı oluştu ise, tabi ki parasını alacaktır. Hakkını istemiştir en azından.
Söz sahibini bilir, hikayenin içinde ve kenarında dahi bulunmayıp, kalkıp da hiç alakası yokken, üstelik de gazeteciyi tanımadan, gazetesini dahi okumadan böyle çirkin bir iftirayı atıyorsa, yaptığı edepsizliktir, terbiyesizliktir, yüzsüzlüktür, aşağılıktır.
*
Bizim böyle aşağılık, gazeteciyi kiralık gören, satılık terazisine koyan, bunu da sağda solda dillendiren soytarılarla (her kimlerse, hangi meslek gurubunda ise fark etmez) işimiz olmaz. Haberine bile gidilmez!
Hiçbir arkadaşım, meslektaşım para ile ölçülemez, değerlendirilemez, terazinin kefesine konulamaz!
Bunu söyleyen her kimse, kimlerse, etik kurallardan yoksun, ahlak fakiri, özgül ağırlığı sıfır, seviyesiz, edepsiz ve düzeysiz olanlara söylüyorum, al o 100 lirayı, bir tarafa koy, dursun!
Tövbe tövbe, bu yaştan sonra beni terbiyesizleştirdin ya, Allah senin müstahakkını verecektir!
*
Bu arada, yazıma yorum atan birileri, benim 20 liralık gazeteci olduğumu, (bu kadar ucuza gideceğimi düşünememiştim. Üzüldüm, vah, vah!) ancak 20 kez okunduğumu, sıradan bir gazeteci-yazar olduğumu ileri sürmüş.
Vay canına, bu tespite, bu yargıya, bu hükme nasıl ve hangi kriterlerle vardınız, söyler misiniz?
Eşşek beyni mi yedin sen!