Bugün hafta sonu.
Ciddi yazılar yazıp da hafta sonunuzu zehir edeceğime, düşündüm, taşındım, dedim bir güzel fıkra döşeneyim, hem okurlarımın keyfi yerine gelsin, hem de şu mübarek ramazan ayında, biraz yorgunlukları giderilir, stres atarlar, hem de yüzlerine tatlı bir gülücük konar diye düşündüm.
Kahramanmaraş bir tarım kenti olduğu kadar da sanayi kenti. Ancak tarımdan sanayiye doğru bir kayma var. Demem şu, çok fabrika ve bu fabrikalarda çalışan arkadaşlarımız var. Kimisi işçi, kimileri de ya insan kaynakları (Personel) müdürü, ya işletme müdürü, ya da satış-pazarlama müdürü.
Aşağıda okuyacağınız fıkra bu insanlara ait.
*
Bir fabrikanın üç dama taşı gibi adamları; bir insan kaynakları müdürü, bir satış-pazarlama müdürü ve bir de işletme müdürü, mesai sonrası yolda yürürken ayaklarına bir sihirli lamba takılır. Lambayı ellerine aldıklarında, içinden cin çıkar.
Cin; “Aslında her kişiye 3 dilek hakkı veriyorum ama, siz üç kişisiniz. Hepinizin ayrı ayrı dileğini gerçeğe dönüştüreceğim, söyleyin bakalım, ne istiyorsunuz?”
Önce işletme müdürü atar kendini öne; “Bahama adalarında muhteşem bir sahilde tatil yapmak istiyorum. Tatilim hiç bitmesin ve hiçbir dert hayatıma girmesin. Zengin olayım, debdebe içinde yaşayayım! İşçilerle uğraşmak canıma tak etti…”
Der ve cin işletme müdürünün isteğini kabul eder, hoooop, ortadan kaybolur.
Bu kez pazarlama-satış müdürü; “Ben de Haiti adalarında tatil yapmak istiyorum. Ama yanımda, etrafımda fıstık gibi kızlar olacak, paralar, eğlenceler hep benim olsun isterim! Mal satmaktan, müşteri ile uğraşmaktan anam-dinim ağladı, yeter gayri…”
Hooooop, onun da dileği olur, ve ortadan kaybolur.
Sıra insan kaynakları müdürüne gelmiştir, Cin ona seslenir; “Söyle bakalım, sen ne istiyorsun?”
İnsan kaynakları müdürü kurnaz kurnaz güler ve; “Bu iki salağı yarın sabah işlerinin başında görmek istiyorum!” der.
NOT: Üstünüz olan, suyun gözündeki birinin her zaman önce konuşmasına izin verin!