Yakın veya uzak akrabası desem, kankası desem, asker veya okul arkadaşı desem, mahalleden tanıdığı desem ‘bırak felsefeyi de meseleye gel’ diyeceğinizi biliyorum.
Yaşam zor, üstelik deprem sonrası acılar taze ve unutulmadı daha. ‘Acı çeker miyiz?’ dedim, ‘evet, çekeceğiz!’ dediler. Sordum, ‘Hep mi?’ Cevap verdiler; ‘Hep…’
Neden diyemedim, devam ettiler; ‘Acılar mutluluğun ücretidir. Ve unutma, hiçbir mutluluk bedava değildir!’
Acımız büyük. Mutlu, huzurlu olmamızı istemiyorlar. Beddua etmeyi sevmem ama, ateş düştüğü yeri yakıyor; Allah terörün, teröristlerin belasını versin!
*
Geldim bir başka meseleye…
Sosyal medyada AK Parti kadın kolları başkanı, depremde canlarını, hayat arkadaşını, sevdiklerini yitirmiş, acısı taze ve unutamamış Asuman Yavuz’a dair haberler çıkıyor.
Kadın kolları teşkilatında bir huzursuzluk mu var, varsa bunun ana unsuru, müsebbibi, tetikleyicisi kim?
Yoksa taht, koltuk kavgası mı altında yatan! Bilemiyoruz.
Haberden çok linç girişimi. Yargısız infaz mı yoksa diğer adı?
Doğru mu, asılsız mı kestiremiyorsun. Fakat geçenlerde ofisimize ziyaret eden Başkan Asuman Yavuz ile bu meseleyi tartıştık, konuştuk, bu çirkin iddiaların, yalanların kendisini yorduğunu, üzdüğünü söylese de, ne yazık ki sosyal medyaya engel olan yok! Fakat sosyal medya denen mecra rahat ve boş durmuyor, gerçek mi, dedikodu mu, iftira mı, yalan mı, hepsi de birbirine karışmış durumda.
Herkes canı isteyen canının istediğine saldırıyor! İyi niyetle yaklaşan, yapıcı eleştiri ve yorum getirenler kadar, çirkefleşenler de çıkıyor karşımıza.
Sosyal medyanın acıması yok, yaptırımı da yok.
*
Yok da, insan onuru, insan şahsiyeti bu kadar ucuz mu? Herkesin ailesi, onuru varken sosyal medya üzerinden bir kadını vurmak, yerden yere çalmak, zaten acısını daha unutamamışken yargısız infazla linç girişimine yeltenmek, ne kadar insani, ne kadar vicdani, hatırlatmak istedim.