Evet, ne yazık ki öyle ve herkese güvenmeyeceksin. Herkese sırrını vermeyeceksin. Ekmeğini ver, suyunu ver, ama sırrını da söylemeyeceksin. Dost var düşman var. Yerin kulağı var derler ya, aynen öyle işte.
Bugün söylerken, azarken, konuşurken dostum bildiklerin, bir bakıyorsun, yarın iki kuruşluk çıkar ya da sudana sebepler yüzünden, size düşman olmuşlar, sırrınızı götürüp yayıyorlar, satıyorlar ucuz tarafından.
Esnaf öyküsünde okuduğumuz gibi, bazıları bal satar ama suratı sirke satınca, müşterisi de olmuyor. Yine bazıları arıdır ama bal yapmıyor, yaptığı barını da tadı yok, yüzde doksan dokuzu şeker.
Doğal değil, organik değil.
Sahte…
*
Bizim insanımız, yola çıkanları yol ortasında yalnız bıraktığı, sattığı gibi, özellikle kendisine rakip görenleri aşağılamak, küçük d üşürmek, itibarsızlaştırmak, yerle yeksan etmek, imha etmek için korkunç derecede planlar yapar, tuzaklara kurar, yollara mayınlar döşer.
Kendisinden başka kimseye yaşama hakkı tanımazlar.
Başkalarına toplumda yer edinme hakkı vermezler. Hep ben, ben, ben…
Bizi’i unutan insanlar, birlik beraberlik mesajı verirken bile maskeyi cebinde gezdirenler, dini ve milli unsurları da söylemlerine malzeme yaparak insanların duyguları, inançları ile alay edercesine söylem içinde olanlar, samimiyetsiz siyasetçiler diyelim artık onlara, ne yazık ki bal satıp da sirke satan kötü esnaftan farkları yok.
Arı da bal yapıyor ama kıçında iğnesi var.
Nerede ne zaman ve kime batıracağını kestirmek güç!
Az söyledim, siz çok anlayın artık!