Soruyorum ona buna, ‘AK Parti il başkanı kim olur, kim olmalı?’

Evet, gazeteler bulmaca sayfasını hazırlarken, bu sorunun cevabını da içeren bir sayfa hazırlasalar, yemin ederim rekor kırar.

Yukarıdan aşağıya bir isim yazarlar, bazıları burun kıvırır, “Daha neler, ondan bir cacık olmaz!’ derler, sağdan sola kıvırırsın direksiyonu, ‘Hadi canım sende, aklımızla dalga geçme! O kim, il başkanı olmak kim! Olacaksa partiyi toparlayabilecek, bütünlüğü sağlayacak, koltuğuna hakim, merkez ve ilçeleri koordine ve kontrol edebilecek, yeri gelirse milletvekillerine bile ‘Hooop, orada dur bakalım dostum!’ diye dayılanacak, gerekirse masaya yumruğunu vuracak bir delikanlı, bir cesur yürek lazım bize!” diyenlere çoğunlukta iken, bu iş tamamen tiyatroya dönüştü vesselam.

*

Geçen hafta millet işi gücü bıraktı, yemeden içmeden kesildi, soluğu Ankara’da aldı.

Ankara’nın nüfus artışına ve milli gelirine katkı olsun diye gitmediler tabi başkente. Çağrılanlar veya çağrılmayanlar kulis çalışmaları yaptı, çağrılmış da bekliyormuş görüntüsü verdi ve hissi uyandırdı, Türkçesi kendini ağırdan sattı, nazlandı, cilve yaptı, sonra da kimse çağırmayınca, temayül de zaten hikâyeden, tiyatrodan ibaretti, arkalarına baka baka geri dönenler, ‘Ben bu oyunda yokum!’ demeye başladı bazıları.

Resmen ve Türkçe ekmek tatlılandırdılar.

*

Birilerinin istememesi, mazeret ileri sürmesi sebebiyle oyundan çıkması…

Bazılarının diploma yetersizliği…   

Bazılarının ehliyetsiz ve liyakatsiz denilerek, kadro dışına bırakılması…

Bazılarının oyun kurucu özelliğinin ve yeteneğinin olmaması yüzünden benimsenmemesi…

Bazılarının 2028 genel seçimlerinde milletvekili olurum hayali…

Bazılarının birileri tarafından dayatılmasına tepkilerin çığ gibi artması…

Birilerinin de geçmiş siyasi tecrübesi sebebiyle kendini herkesten üstün gösterme hevesine kapılıp, kimseyi dinlemez inancının hakim olması…

*

Aynı takımda top koşturanlar, aynı takımın galip gelmesini isteyenler, çalımı rakibe değil, birbirlerine, kendilerine atıyorlar. Üstelik de kimse kimseyi beğenmiyor! Eh, memlekette adam kıtlığı da cabası, bonusu…

Kendini Maraş’ın merkezine koyan bazılarına ise ‘Ede gel, sen bu işi toparlarsın, il başkanımız sensin!’ denilmesi bekleniyor.

Peki… Mevcut başkan sevgili Cüneyt Doğan’ın nesi var? Şeker gibi adam, beyefendi, nezaket sahibi. Parti içinde onay veren yok dersem, sevgili Doğan’ın canı sıkılacak beki ama gerçek.

Şahsiyetine, karakterine diyecek kelime bulamayıp, yüzüne karşı ‘canım cicim, aslan başkanım, kaplan başkanım!’ diyenler, sırtını dönünce farklı telden şarkılara-türkülere başlıyorlar. Nakaratını bilmedikleri şarkıları-türküleri mırıldanıyorlar. Söz yazarı kim, beste ve güftesi, mercimek köftesi kime ait, belli değil.

Bunu kendisi de biliyor aslında.

*

İl Başkanının sorumluluğu çok. Hele sorunlu bir şehirde siyasetin patronu olmak, ateşten gömlek giymek gibidir. Zemheri ayında bile yakar adamı. Kavurur, sonra da küle döndürür.

Peki, teşkilat küllerinden yeniden doğar mı, işte buna evet diyemem, tabi ki diyemem, elbette hiç diyemem!

*

Tamam, ağzımdaki baklayı çıkartıyorum!

Gelin hep bir ağızdan, hep birden ‘İl Başkanımız Ramazan Gürbak olsun!’ deyin çıkın işin içinden. Siz de ‘Oh be!’ deyip rahatlayın, teşkilat da, Ankara da, adaylar da, ben de…

31 Mart mahalli seçimlerindeki çalışmaları, performansı kimde vardı Allah aşkına! Sanki kendisi adaymış gibi koşturdu, gece gündüz demedi. 

Cesaret, feraset ve siyaset bilimi desen mektebini okumasa da, ilmini bilen birisi olarak başarılı olacağına inanıyorum.

Kulvar değişti, güzergâh değişti, rota değişti, hedefler ve niyetler değişti, adres değişti, yer ve zaman değişti, Ankara’ya pazartesi günü çağrılacaklar değişti, ‘oyunda yokum, mazeretim var abi!’ diyenler değişmedi, fakat partili partisiz herkesteki kanaat hep aynı kaldı; Ramazan Gürbak bu işi götürür ve başarılı olur!’

Yoksa tiyatroda perde iner, perdeler kalkar!

Oyun da hep sürer gider!

Özetle, cesur yürek arıyorsanız, ki bu isim Ramazan Gürbak’tan başkası değil, çok uzağa gitmeyin ve tiyatroya bir son verin, perdeler de kapansın!

*

Son cümlem, diyorsunuz ki, ‘Eyy gazeteci, sık-sık adres, kulvar, güzergah, rota ve isim değiştiriyorsun. Bir kararda dur!’

Haklısınız! Doğru söze Fiskeci abiniz ne desin!

Adaylar ve Ankara bir kararda duramıyorsa, kabahat benim mi? Sonra senaryoları yazan da ben değilim. Suçu benim üzerime atmayın, kabahati bana yüklemeyin!

Benim anam yok, babam yok!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol