Eşimiz, kardeşimiz, bacımız, kızımız yani ezcümle tüm kadınlarımız, bizim değerlerimiz, gerçeklerimiz. Yaşam sebebimiz.
Başarılı, kente vizyon katan, vitrinde olan, bu şehre enerji ve heyecan katan kadınlarımızı gündeme getirip, köşe yazımıza konu edince, erkek cenahından sesler geldi.
“Bizim kafamız kel mi?” demeye başladılar. Kıskandılar herhalde…
Bu bağlamda, bir-iki gün önce, alpedo yönetim kurulu başkanı sevgili Sami Kervancıoğlu’nu köşeme konu etmiştim.
Ve…
*
Bugün sıra, sektörde merdiven basamaklarını emin adımlarla tırmanan AKDO’da…
Bu sektörde önem verdiğim, kişiliğine, kalenderliğine, genç yaşına rağmen dondurma-tatlı ve pastane sektöründe parlayan yıldız haline gelen sevgili Ahmet Davarcıoğlu’na, yani AKDO’ya da ayrı bir parantez açma gereği duydum.
Nereden geldiğini inkâr etmiyor. Nereye gideceğini de çok iyi biliyor, ona göre adımlarını sağlam atıyor, güzergâhını iyi belirlediği için hedefine koşar adımlardan çok, temkinli atıyor, AKDO olmanın sorumluluğunu hissederek, ne kaliteden taviz veriyor, ne müşteri memnuniyetinden.
Geçenlerde AKDO da ‘beyaz tabak ödülü’ aldı. Hakkıydı. Layıktı. Zaten etkili ve yetkili kimseler, kurumlar durduk yerde kimseye ödül vermezler. Tabi her ödülün bir sorumluluğu, AKDO olmanın ağırlığını, büyüklüğünü taşımak varken, Ahmet Davarcıoğlu kardeşimiz başta yazarımız, sevgili Ömer Kandilcik ve diğer çalışma arkadaşları ile tatlı ve dondurma sektöründe çıtayı yüksek tutuyor, bunu da başarıyor.
*
Davarcıoğlu, mütevazı bir insan. Öyle afra tafraları, büyüklük taslamaları yok. Gülümsemeyi de biliyor, büyümenin üzerine yüklediği sorumluluğu taşımanın da farkında iken, şimdi yeni hedefler koyuyor kendisine, firmasına.
Komşu illere şube açmak gibi..
Türkiye’ye açılmak gibi…
Ne diyelim, Allah gönlüne göre versin!