banner1524

Serdar Yakar hocamın, bu kentte simge haline gelmiş, meczuplarla ilgili bir araştırmasının olduğunu biliyorum. Bizde saf, meczuplara deli derler, onların akılsız olduğuna hükmederler.

Bir tımarhaneye koymadıkları kalır.

Bugün bu meczuplardan sadece Çakmak hayatta. Asıl adını, yaşını kimse bilmez (Ahmet Çokparlamış – 76 yaşında…) belki ama, Kümbet’in, Maraş’ın yaşayan simgesidir o.

Allah ömrünü artırsın!

*

Bülent Ersoy kasete çıkartır, adını “Akıllı ol!” koyar.

Hayat, hep bir şeyleri fısıldar insanoğluna, “Aklını kullan!” der. Aklını kullananların akıllı sayıldığı, gösterildiği memleketimizde, zengin adamın akıllı olabileceği varsayılır, her şeyi bilirler, her şeyi görürler, her şeyi yaparlar! Parayı bulmanın, (zibillik zenginleri de buna dahil) ahtapot kollarını hayata geçirirler.

Kendini güçlü hisseder akıllı olanlar. Varlıklı olanlar… Gücü de güçsüzlere yeter, dişlerini geçirmeye bakar ilk fırsatta. Ortaksa ortağına, çalışanına, kardeşine.

Siyaset de bir güç. Para kadar, emlak kadar değilse de, aklını kullanan için bu akıllarını, düşüncelerini başkalarına kabul ettirmeye çalışırlar ki, işte asıl tehlikeli olan da bu…

Kendisi gibi düşünmeye davet eder insanı. Kendisi sultan doğrusudur, her şeyin en iyisini düşünür, memleketini ondan başka seven yoktur, her şeyin en iyisini bilir, her şeyin en mükemmelini hayata geçirir! Güya…

Parası var ya, akıllı ya güya. Ben ne dersem o hesabı… 

Yok öyle, o kadar da uzun boylu değil.

*

Siyaset sadece akıllı insanların işi değil, olmamalı da…

Her insan siyaset yapar, yapmalı. Kendine güveniyorsa ve ede üç beş kuruşu varsa harcayacak. (sonra nasıl olsa bir şekilde toplar harcadıklarını) Malum, parasız siyaset olmuyor da…

Derler ki, akıllı insanlar büyük evlerde otururlar, güzel kadınlarla evlenirler, bağları-bahçeleri olur, iyi arabalara binerler, hırslarını tatmin ederler.

Çıkarları için el etek öperler mi bilemem de, bunu bile akıllı bir yatırım olarak düşünürlerse, vay hallerine, derim.

*

Size bir itirafta bulunacak olsam, bana gülmeyin, hak verin, ne olur!

Aslında aklını en iyi şekilde kullanan delilerdir. Nedenine gelince; her düşündüğünü rahatlıkla, hiçbir çekince içinde olmadan rahatlıkla yapanlar delilerdir. İstedikleri gibi giyinir, istedikleri gibi hareket ederler, düşünürler. Onların saplantıları yoktur. Beklentileri zaten olamaz da… Ha, her düşündüğünü yapabilmek de cesaret ister, o ayrı.

Çünkü deliler, severse karşılıksız severler. Oysa akıllı insanlar, ya da kendini akıllı sananlar, karşılıksız Şeyhadil’deki babalarına selam bile vermezler.

*

Delilik ile akıllılık arasındaki farkı soracak olursanız, tek cümlede özetlemem gerek; delilik, akıl ve cesaret arasındaki köprüde halay çekmek, horon tepmek, bar’a çıkmak (Erzurum yöresine özgü bir oyun) zeybek oynamaktır.

Bunu hiçbir akıllının becerebildiğine ne şahit oldum, ne duydum, ne okudum!

Şimdi söyleyin bana, siz hangi sınıfa giriyorsunuz!

 

Not: Bu meselede yazdıklarımız, yazacaklarımız daha bitmedi. Arkası var yani…

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527