Kirini, pasını silmeden aynanın karşısına geçmeye çalışanlara dair bu yazı.
Şah düştüğünde oyunun bitebileceğine kanaat getiren zırcahiller için bu yazı.
Sevincini başkalarının mağduriyeti, üzüntüsü üzerine inşa eden demirden, çimentodan, işçiden-ameleden ve özetle inşaattan anlamaz dangalaklar için bu yazı.
Suya sabuna dokunmayı bir tarafa geçtim de, başkalarının etnik kimliği bizi ilgilendirmez, başkalarına iftira atarak, çamur sıçratarak, itibar suikastına meylederek, yargısız infaza yeltenerek, kendi kıçınızdaki pisliği görmeyip başkalarının gözündeki çapağa laf sokuşturan beyinsizler, içimizdeki taşeron ajanlar için bu yazı.
Namus kavaramını ayaklar altına alıp, her türlü namusuzluğu yapacak kadar alçalmış, vicdanını mühürlemişler için bu yazı.
Araştırmacı gazeteci kisvesi altında, ona buna çıkar karşılığı haber yapan, sosyal medya üzerinden belden aşağı vuran, insanların yuvasını yıkma derecesinde özel hayatını didikleyenler, olmayan hareketleri ‘çok güzel hareketler bunlar’ soysuzluğunda sağa sola, özetle sosyal medya mecralarında paylaşan soysuzlar için bu yazı.
Saygın, pırıl pırıl, üstelik de torun torba sahibi bir bürokrata, dürüstlüğünden, edebinden kimsenin kuşku duymadığı, duyamayacağı beyefendi bir kişiye bu rezalet reva görülür mü? Hiç mi vicdanınız sızlamıyor, hiç mi utanmıyorsunuz?
Yahu bu adamın ailesi var, çevresi var, onlarca emrinde çalışanı var, onuru var, gururu var, izzet-i nefsi var?
*
Yargıyı etki altına almak istercesine, ki günümüzde algılar zaten olguların önünde gidiyor ve her nedense toplumda daha çok rağbet görüyorken, bunu meslek edinen çapsız, kare kökü sıfır, düşük, kirli, paspas dahi olamayacak suratından kir akan suratsızlar için bu yazı.
Çok iğrençsiniz, çok terbiyesizsiniz, çok ahlaksızsınız, çok
Yahu insan Allah’tan korkar, kuldan utanır.
Hizmet sektörünü aşağılamak, marka ve firmaları küçük düşürmek için, içeriden sızdırdığın bilgi ve fotoğraflarla yargısız infazla linçe kalkışmak size ne kazandırıyor?
Depremde 151 kişi ölmüş, sahte imzalarla 82 yaşındaki adamı, ‘biti ondan, biti bundan’ diyerek yalan ve yakışıksız algılarla, bilgilerle, dedikodu ve yalan-sahte belgelerde ölüme mahkum etmek hangi vicdana sığar?
*
Bırakın adalet işini yapsın, siz hakim değilsiniz, savcı değilsiniz. Varsa bir hukuksuzluk, varsa bir yanlışlık, Adliye Üngüt’te. Ki biz adalete güveniyoruz, adaletin bir gün herkese lazım olacağının da farkındayız. Hakkında, hastanede 41 işlem yapılmış, bırakın yürümeyi ayakta duracak mecali olmayan insanları linçe kalkışmak, hepsinden öte yakınlarını bir partinin mensubu diye lanse edip, partisi üzerinden, (aslında derdiniz-niyetiniz iktidara vurmak, zayıf ve zebun düşürmek) yakınlarını, evlatlarını üzmek size zevk mi veriyor?
Asıl suçlu içerde. Bütün günah üzerine yıkılmışken, bütün suçlar kirli leke gibi üzerine yapışmışken, 82 yaşındaki demas hastasından ne istiyorsunuz?
Bunun adı garabet ve olacak şey değil.
Adına sahte imzalar atılmış, suçlu, borçlu ilan edilmiş, sizin kul hakkından haberiniz yok mu?
*
Sosyal medya üzerinden, ulusal televizyon veya yazılı basına gönderdiğiniz haberlerle aslında iktidarı, aslında onun gül gibi çocuklarına uykuları haram ettirmekten keyif mi alıyorsunuz? Günah değil mi, ayıp değil mi, yazık değil mi, bunun vebali yok mu, kul hakkına girmiyor mu?
15 imzalı heyet raporuna bile sahte dediniz, yakınları siyasetçi, affettirir, çıkarırlar diyerek böbrek yetmezliği yaşayan adamı ecelinden evvel öldürmek mi amacınız?
Getirip getirip her şeyi siyasete dayıyor, olmayan karakterinizden, toplumda karşılığı olmayan şahsiyetinizden ve mesleğinizden sözüm ona güç alarak ilgili birimleri kurumları etki altına almayı insanlık mı sayıyorsunuz?
Şayet niyetiniz birini öldürmekse, hayatına son vermekse, bırakın ilk kurşunu hiç günahı olmayan sıksın! Hadi var mısınız, cesaretiniz yetiyor mu?
Ne deyim, Allah’tan korkun, kuldan utanın!