Biz güzeli severiz. Ama bu güzel bir başka. Güzel, bizim güzelimiz.
Kahramanmaraş turizmini dünya arenasına taşıyacak olan Germanicia Antik Kent’te yaşanılan hayatı romanlaştıran Araştırmacı-Yazar Ali Avgın yeni romanı tüm eleştirmenlerden tam not aldı. İki bin yıl önce bölgede yaşanılan hayatı bugüne taşıyan ve literatüre girdirmeyi başaran değerli dostumuz, ki aynı zamanda da mali müşavirdir kendisi, yeni romanı “Germanicia Güzeli” ile bu kadim kentin turizme açılan kapısının da önemli bir anahtarı olacak.
İtiraf edeyim, meslekteki yoğunluğumun artması ile son 10 senedir elime kitap aldığımı söyleyemem. Ancak günde 3 ulusal gazete alan bendeniz, ne yazık ki kitaptan-romandan uzak kaldım.
*
O gün, yani MADOEVİ’ndeki kitap tanıtım gününde baktım, gözlerinin içi gülüyordu. Bu son eseri ile günümüz turizminden en büyük payı kültür ve inanç turizmi alırken, bu kadim şehirde yapılan son çalışmalarla kazıları hızlanan Germanicia antik kenti, hikâyesiyle de turizmin göz bebeği olacağının sinyalleri veriliyordu salonda.
Birçok eser kazandırdı. Hepsi de birer araştırma, kültür yayını idi. 3,5 yıl önce başladığı Germanicia’daki yaşantıyı anlatan romanın kapağını açtım, bırakayım dedim, elimden düşüremedim.
Germanicia antik kent üzerine yazılan makale, tez ve araştırmaları tek tek inceleyerek kitap haline getiren bu güzel insan 4’üncü kitabının vücut bulmasında kültür arkadaşlarının katkısı büyüktü. O gün, salonda, sağında ve solunda oturan kültür ve edebiyat adamları, katkı vermişler, hatta öyle ki isim babası da sevgili Abdulhakim Eren olmuştu.
*
Bir yazar olarak kültür turizminin en temel öğesinin o eserlerin efsanesi, yaşanmışlığının hikâyesini ancak bu kadar güzel kitaplaştırabilirdi. Roma döneminde inşa edilen Andırın Kalelerinden başlayan, Eshab-ı Kehf’te devam eden hikâyenin Germanicia’da yeni bir vücut bulmasını anlatan, bölgeye insanların farklı ve manevi bakış açısıyla bir anda tarihin sır dolu koridorlarına taşıyacak adeta iki bin yıl öncesinin havasını solutacak bu romanı, yakınlarıma da, özellikle okumayı çok seven torunuma hediye etmek üzere Adıyaman’a da götürmeye karar vermiştim.
Senelerdir kentin kültür hazinesine eser bırakmak için maddi ve manevi imkânlarını sonuna kadar kullanan sayın Avgın’ın yeni eseri Germanicia üzerine yazılan ilk roman olarak da dikkatleri üzerine çektiyse de, o gün sağında ve solunda oturan kültür adamlarının övgüye mazhar olan sözcükleri ile mahcubiyetle ‘Bu iltifatlara layık olabilmenin” hazzını yaşıyor, sanki bir suç işlemiş gibi başını öne eğiyordu.
Sevgili Ali Avgın, beyefendi, kalender insan. Tevazu sahibi. Toplantıya katılan birbirinden önemli yazar ve akademisyenler, o dönemde geçen yaşantının romanlaştırılmasının çok önemli olduğunu ve bu yaşanmışlıktan yola çıkarak, antik kentin gizeminin de her yönüyle tarih severlere sunulacağını belirttiklerinde inanın ben de bu değerli dostlarla gurur duydum.
*
Bu eserin vücuda gelmesinde sayın Prof. Dr. Mehmet Özkarcı, Doç. Dr. Oktay Dumankaya, Mesut Bilginer, Salman Kapanoğlu, tarihçi yazar Mehmet Işık, Ramazan Avcı, esere ismini veren Abdulhakim Eren, kültürün ve kültür adamlarının her daim yanında yer alan, destekleyen Ahmet Kolutek ve lansman firma MADO Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Kanbur ve Mali Müşavirler Odası Başkan Yardımcısı, Avgın’ın yakın dostu Abdullah Kalın katkı sağlarken, hedef olarak Kahramanmaraş’ın değerlerini gün yüzüne çıkarmayı görev bilmişlerdi.
*
Yazar sevgili Ali Avgın doğru söylüyordu, bu kitaplar, bu araştırmaya yönelik, emek ve zaman ürünü romanlar yazarından çıkıp Kahramanmaraş’ın olmuştu.
Evet, dediği üzere artık Germanicia’nın bir hikâyesi, bir romanı vardı. Büyük bir özveriyle büyük bir emek harcanarak tarihi hakikatlere bağlı kalarak roman üslubu ile kaleme almıştı. O gün salonda bir hakkı teslim etti, sağında ve solunda oturan değerli kültür adamlarının akademik çalışmalarından istifade etmişti. Bir ekip ruhuyla günümüze kazandırılmıştı açıkçası.
O gün arkadaşlarımızın da önerisinde icap ettiği üzere, romanları tam bir dizi-film eseri olacak içerikteydi, buram buram tarih, gelenek kokuyordu. Gerçek hayata hikâyelerinden oluştuğu için de ve de duru bir Türkçe ile yazıldığı için de akıcılık vardı eserde ve de şehrin rengi, dokusu ve kokusu kitaba yansımıştı.
Romanı imzalayıp verirken gözlerindeki parıltı, edebiyat dünyasını aydınlatacak kadar büyüktü.
Bitirdiğimde değerli dostuma, emeği sinene tüm kardeşlerime yürekten teşekkür ettim.