Genel Başkan Yardımcısı olduktan sonra, hem görev, hem sorumluluk alanları artınca, omuzlarına binen yükün de sayısı arttı haliyle. Düne kadar sadece Kahramanmaraş, yani yerel siyasete dair açıklamalarda bulunur, memlekette ters giden, yanlış yapan, ters yola giden yanlış kimselerin amansız ve acımasız eleştirmeni iken, şimdi Türkiye’nin sorunları da omuzlarına binince, zaman olarak, fırsat olarak sorumluluğu fazlalaştı.
Şimdi bakıyoruz, bir gün İzmir’de, bir gün Doğu’da bir şehirde, bir gün Kahramanmaraş’ta.
Gönül isterdi ki o gün hep Kahramanmaraş’tan söz etseydi, bu şehrin korona gibi kronik hale gelen sorunlarına değinseydi, daha doğru olacaktı ama belki de zamanı yoktu deyip geçiyorum.
*
Basın açıklamasında yerel ve ulusal meseleleri gündeme taşırken, Mahir Ünal’a da atıfta bulunmaktan, taş atmaktan çekinmedi. Netice itibariyle kendisi de bir genel başkan yardımcısı. Her ne kadar sayın Mahir Ünal ile aynı ilçenin, aynı köyün insanı olsalar da, siyasette herkes üstlendiği sorumluluğu yerine getirecek.
Siyaset hısım, akraba, hemşehri ve memleketli dinlemiyor. Neticede herkes oyunu kuralına göre oynuyor!
Hangi zemin ve nerede olursa olsun, siyasetin de belirli kuralları vardır, o kurallara işlemediği zaman basın da pas tutar!
*
Sayın Ali Öztunç gerçekten atom karınca. Basın açıklamasında AK Partililere, Büyükşehir Belediyesine, Başkan Hayrettin Güngör’e karşı söyledikleri, ortaya attığı iddialar, sürekli dinlediğimiz, yazdığımız şeyler olsa da, cevaba muhtaç meseleler.
“Bakın, ben de genel başkan yardımcısı oldum ama memleketimdeyim, sizlerin yanındayım. Mahir Ünal gibi seçimden seçime gelmiyorum yanınıza…” diyerek hemşehrisine, köylüsüne taş atıyor iken, AK Partililer, belediyeleri ve en çok da bir zamanlar siyasi rakibi olan Hayrettin Güngör hedef tahtasındaydı.
Öztunç’un siyasi dili sivri. Dokunuyor cümleleri. Batıyor… Hele hele milletvekilliğinden genel başkan yardımcılığına sıçradığında, dilini daha da çözülmüş gördüm. Açıklamalarının biri çok noktasında gerçek payı yok muydu derseniz, var derim ısrarla, inatla…
*
Evet, sayın Öztunç’un sözleri batıyor. Zaman zaman kırıcı da olabiliyor. Belki de siyasetin icabı, gerekliliği, kuralı böyle… “muhalefettir, sadece eleştirir…” yaklaşımı her yerde geçer akçe midir, onun yorumunu da size bırakıyorum.
Allah var, usta siyasetçi. Eski gazeteci, eski RTÜK üyesi de olunca, siyasetin dilini, harika kullanıyor. Ne dese batıyor, acıtıyor. Lakin açıklamalarındaki konular da kamuoyunda karşılık buluyor, takdir görüyor. Meselelerin ve isimlerin üzerine üzerine gitmesi, konulara hakim olması belki birilerine batsa da, incitse de, vatandaşın hoşuna gidiyor. Lakin Hakan Dereli için söylediklerine, iddialarına katılmadığımı da belirtmem gerekiyor.
Dilini bıçak gibi, hançer gibi kullanıyor. Tamam, batıyor açıklamaları.
Batınca da birilerini acıttığının farkındayım. Biz gazeteciyiz, söylenen iddia da olsa, gerçek de olsa, söylenenler söz sahibini bağlar düşüncesinden hareketle, ne denildiyse yazmak zorundayız.
*
Sayın Ali Öztunç’un yapıcı, yol gösterici, uyarıcı, aydınlatıcı açıklamalarına, yorumlarına, eleştirilerine bu şehrin, iktidar partisinin, belediye başkanlarının ihtiyacı var.
Her şey ihtiyaçtan doğuyor netice itibariyle…
Övgü de, eleştiri de…