Türkiye'de kötü şartlarda görev yaptıklarını iddia eden raportörün mesajı büyük yankı uyandırmış, Federal Alman Meclisi silahlı kuvvetler raportörü Helmut Königshaus, Türkiye'de görev yapan Alman askerlerinin içinde bulunduğu şartları eleştirmiş, sızlanmış, şikâyet etmiş, gammazlamış bizi batıya, dünyaya…
Çok da umurumuzdaydı sanki.
İsterseniz haberi kısaca vereyim de, merakımız net anlaşılsın, yoruma sonra geçeriz.
“Haber, Alman medyasında öne çıkarken yankı uyandırdı. Federal Alman Meclisi Silahlı Kuvvetler raportörü Hür Demokrat Partili (FDP) Hellmut Königshaus'un, Kahramanmaraş'ta ziyaret ettiği Alman askerlerini olumsuz koşullar altında görev yaptığını söyledi.
Gazete Königshaus'un raporuna dayandırdığı haberinde, Alman askerleri ile iletişim kuran Türk askerlerine ceza uygulandığı belirtildi. Raporu hazırlayan Königshaus'un Türk ordusuna ait kışlalardaki duş ve tuvaletlerin durumunu da 'çok kötü' olarak nitelendirdiği kaydedildi.
Deutsche Welle, Suriye'den gelebilecek olası tehdide karşı Türkiye'nin başvurusu üzerine Almanya'nın Kahramanmaraş'a Patriot hava savunma sistemleri gönderdiğini, NATO komutasında yaklaşık 300 Alman askerinin görev yaptığını aktardı.”
Şimdi sıra bize geldi. Okuyun o vakit!
Haberi okudunuz, Almanlar bizden rahatsızmış. Canlarım benim! Sanki sizin varlığınızdan, mevcudiyetinizden biz çok memnunuz da, zil çalıp göbek atıyoruz sevincimizden!
Biz sizin atalarınızı, dedelerinizi de biliriz.
O bakımdan, bize martaval sıkmayın, masal anlatmayın, durduk yerde tansiyonumuzu fırlatıp, sinir katsayımıza ekleme yapmayın!
Rahat durun, kaşınmayın!
Bir asır önce geldiğiniz Maraş’ta yaptıklarınızı yazarsam, sizi bir gün bile durdurmam bu şehirde.
*
Ne yapacaktık ya! Askerlerinizle sarmaş dolaş mı yatacaktık, kardeş, abi, ede mi diyecektik konuşurken!
Duşlarımızı, tuvaletimizi beğenmemişsin!
Ah canım, deseydin altın kaplama, işi gücü sana bağlayıp, kıçın rahat etsin diye özel tuvaletler, duşlar getirtirdim senin için!
Paraya kıyardım.
Daha olmadı diyorsan, bir de kıçınızı silelim!
Başka emrin var mı?!
*
Şartları olumsuz bulmuşsunuz. Lan herkes bu şehrin havasına, suyuna aşık, müptela iken, hayret valla, sen nasıl beğenmezsin beni. Suyumuz bile Karasu’dan cazibe ile geliyor.
Havamız maşallah feriştahında yok. Herkes gıpta ediyor, hayran…
Tabi dedelerin bir asır önce burada iken, yüz bulmadı bizden. Şimdi de kalkmış utanmadan şehrime, askerime, kışlama dil uzatıyorsun! Evlat acısı desem değil, kuyruk acısı var herhalde!
Sana İslam’ın şartının kaç olduğunu sormayacağım!
Altı’ncının hangisi olduğunu atalarına sorsan, söylerler sana!
Çünkü o vaktinde söylendi.
*
Son söz, Gelmeniz için size ucu telli mektup yazmadım. İşte kapı, işte sınır… Kusura bakmayın da ben sizin gelmişini, geçmişini…
Atalarını, ananı iyi bilirim… Maraşlıydı, Ekmekçi Mahallesindendi…