Cumartesi günü kendi saha ve seyircimiz önünde oynanan Kahramnanmaraş Belediyesepor – Altınordu maçı haberini bu başlıkta verince, millet ”Aman, yine mi darbe!” demeye başlamış. Korkmuş insanlar. Darbelerden canı yanan toplumlar, paniklemişler!
Bizimkisi esprili bir yaklaşımdı.
Şampiyonluğun en güçlü adayı İzmir takımı, senelerdir birinci ligin tozunu attırmış Altınordu, Belediyespor’u iki dakika içinde attığı iki golle sahadan silip süpürmüş, bize de bu başlığı atmak düşmüştü. Kerhen de olsa…
Sezon başından bu yana Belediyespor içinde de darbeler oldu. Her darbe beraberinde tehlikeleri, riskleri ve zayiatları da beraberinde getirir. Hasar tesbitinde bulunulana kadar da atı alan Üsküdar’ı geçer ki, hedefler de tutmaz, verilen ve harcanan paralar da güme gider.
Şampiyonluk hayalleri de suya düşer.
*
Biz hangi takımımız olursa olsun, ister Fatura Vizyon KahramanmaraşsporA.Ş. isterse Belediyespor, her zaman yanında olduk, oluruz, destek veririz. Lakin hatalarını da yüzlerine vurmaktan kimse bizi alıkoyamaz.
Bu satırları yazarken üzülüyorum.
Hayallere üzülüyorum. Taraftarların beklentilerinin boşa çıkabileceğe ihtimaline üzülüyorum.
Harcanan paralara, kaybolan ümitlere üzülüyorum.
Tamam da, ortada bir başarısızlık var mı, varsa bunların sorumlusu kimler? Başkanda mı sorun var, teknik heyette mi, hoca seçiminde mi, yoksa yanlış transfere politikasında mı?
Bir kere; her iki gülümüz de, birbirlerine olan takıntılarından vazgeçmeli.
Bıraksınlar birbiri ile uğraşmayı, birbirlerine uzaktan uzaktan sataşmayı, laf sokuşturmayı… Her ne kadar bir araya geldiklerinde sehven ve kerhen gülücükler saçsalar da, içlerinden birbirlerinin kuyusunu kazmak istediklerini bilmeyen yok.
Yanlış ve ters!
*
Her ikisi de bizim takımımız. Her iki kulübümüzün de başında Kahramanmaraş yazılı. Başarıları ile sevinir, gururlanır, mağlup olduklarında, başları önde şehre geldiklerinde kahrolur, onlarla birlikte üzülür, yıkılırız.
Belediye Başkanı Mustafa Poyraz iyi niyetli ve takıma her türlü desteği veriyor. Maddi manevi her neyse…
Kulüp Başkanı sevgili Mustafa Semerci de takımın başarılı olması için çaba harcıyor, özveriden kaçınmazken, sporda otorite bildiğimiz, değerli dost Bünyamin Gezer tecrübesini takıma vermeye, yansıtmaya çalışırken, taraftar da mavi beyazlı takıma sonsuz ve sınırsız destek verirken, takım neden başarılı olamıyor, kendi saha ve seyircisi önünde maç kaybediyor.
Ha, kendi saha ve seyircisi önünde maç kaybetmek suç mu, günah mı, tabi ki değil. Süper lig takımları da ligin en tabanındaki takımlara maç verebiliyor. Gününde olmayınca, ummadığın taş baş yarıyor, gelip seni gol yağmuruna tutuyor.
*
İyi de, sorun nerede?
Sorun, tabi bu düşünce beni bağlar, sezon içinde değiştirilen hocalarda. Daha sezon bitmemiş, siz tutup 3 tane hoca getirmişsiniz, üçünü de göndermişsiniz.
Sonra tutuyorsunuz, Hatay’tan bir teknik adam daha getiriyorsunuz.
Geçen de söyledim, Maraş futboluna senelerini vermiş, bu kentin ruhunu, kokusunu, dokusunu bilen, kentin altyapısından yetişmiş Halil Yücel dururken, üstelik de belediyede çalışıyor, çok para da istemez, ruhunu ortaya koyar, ama siz tutup bu kentin futboluna, diline, dokusuna yabancı birini getiriyorsunuz. Uyum sorununu düşünmeden.
Tabi ki başarısızlık da kaçınılmaz hale geliyor.
Peki, neden Halil Yücel veya Hüseyin Azgın gibi değerli isimleri, tecrübeli spor adamlarını getirmiyorsunuz takımın başına?
Bu sorunun cevabını siz veremezsiniz de, (aslında biliyorsunuz da, söylemek işinize gelmiyor) ben vereceğim.
Ama bugün değil, birkaç gün sonra…