İnancım odur ki bayram sonrası normal hayata dönebileceğiz. Ee, pandemi müsaade ederse bir zahmet dönelim artık! İnsanlar evde oturmaktan, kadınlarımız erkeklerin kahrını çekmekten, çocuklar oyuncaksız kalmaktan, esnaf işyerini açamamaktan, çalışanlar işe gidememekten bunaldılar, sıkılmışlardı zira.
Normal olduğu kadar anormal insanların yaşadığı, yine normal olduğu kadar anormal icraatların sözüm ona hayat bulmaya çalıştığı günümüzde, bu kadim şehirde, her nedense biz birbirimizle uğraşmayı seviyoruz.
Birilerinin tekerine çomak sokmayı marifet veya görev sayıyoruz.
Birilerinin işleyen demirini oksitlendirmeye çalışıp, pas tutmasından egomuzu tatmin ediyoruz!
Birilerinin hayatını söndürmek, itibarsızlaştırmak, kamuoyu nezdinde küçük düşürmek için birileri ile işbirliği yapıp, ticari hayatına köstek olmaya çalışıyoruz. Ve bunun adına da yöneticilik, başkanlık diyoruz ne yazık ki…
Elin bilmem nesini yiyoruz da, (çünkü elinki tatlı geliyor olsa gerek) kendi insanımıza cehenneme azabı çektirmekten zevk, belki de keyif alıyoruz. Kim bilir belki de çıkarlarımız uyuşmadığı, beklentilerimiz yerine gelmediği için olsa gerek, yürüyen atın başına vuruyoruz!
Bunu da gazetecilik, bunu da esnaflık, bunu da yöneticilik sayıyoruz.
*
Dedikten sonra geldik meselenin özüne…
Bir süredir bu şehrin en düzgün, en saygın, en dürüst işletmesine, Akın Ekmek Fabrikasına baskı var. Vardı… Senelerdir tanıdığımız, ticaret ve sanayi odasına kayıtlı, senelerin esnafı, fırıncısı sayın Akın Yağcı ile uğraştılar uzun süre. Her türlü yasal ve kurallara uyan biri olarak bildiğimiz, yasalara ve talimatnamelere saygılı olduğunu, sorumluluk sahibi olduğunu bildiğimiz Akın Yağcı ile kimler uğraşmadı ki…
Fırıncılar Odası Başkanı mesela… Senelerdir tanıdığım Başkan Erol Güneş…
Ne istediler Akın Yağcı’dan, ne beklediler.
Bu işletmeden, bu ekmek üretim tesisinden elini çekmeyen Onikişubat tarım ilçe müdürlüğü… Müdürü de gücü, tahriki ve teşviki kimden aldıysa, alıyorsa, Akın Ekmek’in üzerine üzerine gittiler. İşi gücü bıraktılar, Akın Yağcı ile uğraşıyorlar. Belki de bir bildikleri var desem, bence yok!
Tamam. Şayet bu fabrikanın, bu arkadaşımızın uygunsuz bir işi varsa, yasa dışı işler yapıyorsa, amenna… Getirip Kıbrıs Meydanında darağacına çekelim. Ama o zaman boynuna idam ipini hiç günahı olmayan geçirsin! Var mısınız?
*
Mehmet Çetinkaya bu şehirde marka haline gelmiş özellikli ve önemli sivil toplum kuruluşlarından birinin başkanı. Dulkadiroğlu Ziraat Odası Başkanı. Babasına çekmiş. Onun gibi azimli, kararlı, her yanı, her günü hizmet etmek için çırpınan, o kadarda gönül dostu, mütevazı bir kardeşimiz.
Sürekli kendini yenileyen, gençliğini ve enerjisini ziraatçılara, ziraate veren, mesleğinin hakkını teslim eden, üstelik de hiçbir siyasi partinin arka bahçesi olmadan, düzgün karakteri, kariyeri ve ziraat@çiftçi tecrübesi ile üyelerin here daim yanında olan başarılı bir sivil toplum kuruluş önderi.
Çünkü Mehmet Çetinkaya, bir marka, bir değer. Kıymetini bilmek gerekiyor!
*
Fulya Köse hanımı geçen 31 Mart 2019 mahalli seçimlerinde tanıdık. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun kutlu davasına sadık kalan, onun izinden giden, onun yolunda yürüyen bu kardeşimiz, Büyük Birlik Partisinden Onikişubat Belediye Başkan adayı olmuştu. Çok da sempatizanı, taraftarı vardı. Kendine güvenen yapısı ile…
Şimdi de siyasete renk katmak, kadın elini değdirmek için mensubu olduğu partinin il başkan adayı olduğunu açıkladı geçenlerde.
Hayırlısı diyelim. Bahtı ve yolu açık olsun!
NOT: Göç İdaresini yazacaktım, vakit ve yer kalmadı. Neler oldu, neler bitti, neler konuşuluyor, başka güne inşallah.