2025-03-07 14:51:08

Akrep gibisin kardeşim!

Mehmet FİSKECİ

mfiskeci_kimlik@hotmail.com 07 Mart 2025, 14:51

Geçim zor, hayat pahalı ve bizde insan hayatı kadar ucuz bir şey yok! Bunu, 2 yıl önce yaşanan büyük depremde, yüzyılın felaketinde gördük, yaşadık, dinledik, okuduk.

Dedim ya, depremin üzerinden tam 2 yıl geçti, fakat acılar unutulmadı, daha taze, acılarımız, canlarımız kadar hatıralarımız, hayallerimiz de enkazla birlikte bilinmedik yerlere gitti, döküldü.

Şimdi şehir yeniden inşa ediliyor. Eski sokakları, caddeleri bulamayabiliriz. Şehrin çehresi, yüzü değişti, ruhu da öyle!

Eski ruhtan eser var mı derseniz, bunu inşaatlar tamamlanıp, hak sahipleri yerlerine taşınınca daha yakından, daha gerçekçi olarak yorumlama şansımız olacak!

*

Hatırlayın, depremden aylar önce bu şehirde bir deprem çalıştayı yapıldı. Üstelik de pilot bölge olarak Kahramanmaraş seçilmişti. Malum, 1. derecede fay hattı üzerinde yaşıyoruz. Neler yapılmalı, hangi önlemler alınmalıydı, hepsi konuşuldu, yazıldı, yorumlandı, arkası bağlar gazeli.

Konuşulanla, yazılanlarla kaldı geride, hiçbir önlem alınmadı.

Nihayetinde, bugün-yarın 2. yılını dolduracak o hiç unutamayacağımız 6 Şubat’ta yer yerinden oynadı. Ders aldık mı, akıllandık mı? Hayır! Sanki fay hattı yerin altından değil, beynimizin içinden geçmişti. Yine bildiğimizi okuduk çünkü!

*

O müteahhit, şu müteahhit hikayesine girmeyeceğim. Suçlu olanlar, suça karışanlar zaten cezasını çekiyor, daha ne kadar çekerler, bilemem. Ülkede yargı var, alınacak kararlara saygı duyarız.

Deprem sonrası konuşmayan, yorum yapmayan kalmadı. Siyasetçisinden tutun esnafına, sivil toplum kuruluş kanaat önderinden bürokratına, gazetecisinden aklı yeten yetmeyen herkes düşüncesini paylaştı. Kimileri, kimilerini acımasızca eleştirdi, mutlaka acısı vardı haklı haksız bilemeyiz o müteahhidi, o apartman sakinini, gerçekse o kolon kesenleri hedef tahtasına koyarken, dedim ya, yargıya güveniyoruz.

Ama kendini siyaset allamesi zannedenler deprem üzerinden siyaset yaptılar, iktidarı muhalefeti tam bir kayıkçı kavgasına tutuştu. Göstermelik tartışma, göstermelik sahiplenme, göstermelik vatandaşın, basının gazını alma operasyonu.

*

Şehirde kentsel dönüşüm, yerinde dönüşüm, rezerv alanı gibi hayati meseleler için vatandaşın bugün için dahi kafası karışık. Sorular cevapsız kalıyor, mağdurlar muhatap bulamıyor. Evleri merkezde olup, rezerv alanı gerekçesiyle hak arama mücadelesi verenler yalnız kaldılar. Hak sahipliğine bakan arkadaş da bu işlerin ne kadar bilincinde, farkında (Teğmen Bey) bilemiyoruz, zaten siyasilerin de bildiği bir şey yok. Fakat rezerv alanı tartışması, hak sahipliği telaşı-kaygısı sürüp gidiyor.

Ne zamana ve nereye kadar, bilen yok!

*

Senelerdir dini kullanarak, dini siyasete ve ticarete alet edenler, ‘sizlere cennetten köşe vaad ediyorum!’ diyenler ne yazık ki toplu mezar inşa etmişler. Ebrar son ve en göz önündeki örnek.

Ama bu tür din ticareti yapanların peşinde koştuk. Şeyhlerin, tarikatların, cemaatlerin ağzının için baktık, konuştuklarında ağzımızın suyu akarcasına odaklanıp kaldık. Asıl rehberimiz, Kur’an-ı Kerim’i unuttuk, sahte hacıların-hocaların aklı ile hareket ettik. Onların aklına uyduk senelerdir.

Menzil denen miras kavgasına düşmüş meczupları, dini ticarete çeviren, şirket üstüne şirket kuran bir karış sakallıları ilahlaştırdık neredeyse!  

Zaten biz ne çektiysek bu sahtekâr din adamlarından, dini ticarete alet edenlerden çektik. Müteahhit de olsa, kolon kesenler de olsa.

*

Depremin ardından her şey ateş pahası. Mutfaklar yangın yerine döndü. Eskiden ‘kendini kurtaran şehir Maraş!’ diye bilinirdik, şimdi herkes kendini kurtarma peşinde. Depremde yaşanan soygunlar, talanlar, yağmalarla birlikte aklımızı, vicdanımızı, merhamet ve acıma duygularımızı da yağmalamış olmalılar ki, merhametsiz, vicdansız bir toplum olup çıktık.

Bize ait olsun olmasın, ne bulursak leş kargaları gibi, akbabalar gibi, talan ettik, yağmaladık, kul hakkı demedik, haram bilmedik.

Kiraları alabildiğine artırdık, depremi, hayat pahalılığını bahane edip, zam üstüne zam koyduk kiralara. Ahırlar, barakalar, kümesler bile nereden baksan 10 bin liradan aşağı değil. Gerisini varın siz düşünün!

*

Ne yazık ki, üzülüyor olsam da, bu alçaklarla, bu soysuzlarla aynı soydan, aynı ırktan olmaktan dolayı mahcubum! Bu mu övündüğümüz Türklük, bu mu gurur duyduğumuz Müslümanlık!

Hani bizim dayanışma, birlik-beraberlik ruhumuz vardı? Bu muydu bizim insan yanımız!

Oysa biz eskiden böyle değildik. Soruyorum, sahi ne oldu bize, ne ara bu gülünç, bu acınası hallere düştük, ne ara merhameti, ne ara insanlığımızı, ne ara acıma duygusunu yitirdik!

*

Unuttum bak, deprem ve arkasından hayat bulan yaşam imtihanında sınıfı geçtik mi?

Nazım Hikmet’in dediği gibi, ‘Akrep gibisin kardeşim!’

Akraba mı dediniz, duymadım, bir daha söyleyin!

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.