Seçimdi, bayramdı derken sular duruldu, köprülerin altındaki sular çekildi, seçilen sevindi, seçilemeyen iki seksen uzandı. Milet de ıpırahat oldu.
Bugün siyaset yok. Zam yok, enflasyon yok, hayat pahalılığı yok, emeklilerin maaşı yok, geçim derdi yok, işsizlik zaten yok, gelin size iki fıkra anlatayım da neşenizi bulun, hayattan zevk almaya bakın!
Seçimden önce, bu sayfalardan belediye bakan adaylarının mal varlıklarını açıklamasını istedik. Tabi kimse tınlamadı, kimse takmadı kimse aldırmadı. Çok da umurumuzda olmasa, netice itibariyle herkesin malı mülkü kendineydi.
*
İşte fıkralar. Hediyem olsun, bayram şekeri yerine geçsin!
Seçimden önce, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına adaylığını koyan, ancak mal varlığı tartışma konusu olmaktan kurtulamayan Turgut Altınok’a arkadaşları demiş ki, ‘Yahu Turgut. Seçimi kaybedeceğini biliyordun, ne diye bile bile bu yarışa girdin!’
Gevrek gevrek gülmüş Turgut Altınok. Beşlik simit gibi aynen. ‘Hadise bildiğiniz gibi değil. Tabi kaybedeceğimi biliyordum. Fakat merak ettiğim şu çok konuşulan ve ucu bucağı olmayan nerede ne var, ne yok bilemediğim servetim. Sağ olsun rakibim ve medya açığa çıkardı, nerede ne var onları öğrenmiş oldum.’ cevabını vermiş.
*
Bu fıkrayı gazetelerde okuyunca, aklıma bir başkası geldi.
Bir gangster çetesi büyük bir banka soymuş. Neredeyse bir kamyon para.
Adamları akıl vermiş, ‘Patron yüklü para kaldırdık, şunu sayalım!’
Gangster akıllı adam, ‘Manyak mısınız lan, bu kadar parayı saymaya zaman mı yok, işimiz gücümüz mü yok. Nasıl olsa yarın gazeteler miktarını yazar!’ demiş.
*
Yetmediyse hadi bir tane de benden. Bizi de ilgilendirir yakından.
İş arayan genç bir delikanlı, bir gün gazetede bir ilan görür. İlanda, ‘Gazetemize genel yayın önetmeni aranmaktadır. Şartlar; Sorumlulukları üstlenecek, meslekte deneyimi olacak, en az lise mezunu olacak…’
Delikanlı gitmiş, gazetenin patronunun yanına çıkmış. ‘Efendim, gazetedeki ilanınızı gördüm, iş arıyorum.
Patron sormuş, ‘Peki evladım, hiç herhangi bir gazetede çalıştın mı, bir tecrüben var mı meslekle ilgili olarak!’
Cevap, ‘hayır, ben gazete bile okumadım bugüne kadar. Anlamam bu işlerden.’
Patron; ‘Bunun için eğitim şart, en az lise mezunu olmalı işe alacağımız. Hangi yüksek okulu bitirdin!’
‘Ne yükseği beyefendi, ben ilkokulu bile zar zor bitirdim.’
Biraz sinirlenir gibi olmuş gazetenin patronu, ‘Pekala, gazetemizin genel yayın yönetmeni olabilecek yeteneğin, hevesin var mı?’ demiş bu kez.
Delikanlı gayet sakin, pişkin; ‘Yok efendim. Çok çalışmayı seven biri değilim!’ deyince patron koltuğundan fırlamış, ‘Defol lan buradan, ne halt etmeye gedin, çık dışarı!’ deyivermiş.
Cümlenize hayırlı bayramlar!