Hele hele depremden sonra insanların beklentileri daha da arttı. İnsanlar sorunlar yumağı içinde, en çok da kaldıysa çadırlarda, konteyner’lerde kalanların sıkıntıları, problemleri tükenmek bilmiyor.
Konteyner kentlerde kalan depremzedeler, mağdur insanlar, ihtiyaçlarının temininde muhatap bulamadıklarından şikayet ederlerken, gelen haberlere bakılırsa kış da geldi kapıya dayandı, konteynerlerde yaşamak işkenceye dönüştü.
Akıyor. Zaten imkanı olsa çıkıp kendi onaracak, çaresine bakacak.
Kiminin televizyonu yok. Kiminin suları akmıyor, kiminin kirli su giderleri bulunmuyor, kiminin şohbeni yok olanlarınınki de arızalı. Tamir için, bakım için yetkili, ya da koordinasyondan sorumlu muhatap aradıklarından elleri boş dönüyor.
*
Milletvekillerine ulaşamayanların sayısı her geçen gün artıyor. Sadece bir bakan veya yardımcısı geldiğinde gazetecilere takım elbiseleri ile poz verenler, ne yazık ki depremzedelerin, vatandaşın, esnafın yaralarına merhem olmaktan uzaklar.
Kenar semtlere, varoş dediğimiz mahallelere gitmiyorlar zaten. Ayakları çamur olur diye herhalde.
Zaten vatandaş oy verdiği partinin vekillerini tanımıyor. Halk nezdinde azıcık tanınırlığı olanın da burnu havalarda, tepeden bakıyor azarlar gibi konuşunca, vatandaş bir şey isteyecekse vaz geçiyor, içinden kim bilir neler geçiriyor, hangi günahlara giriyor Allah bilir!
Onu da siz hesap edin artık!
*
Şimdi yeni bir beklentiye girdik. Bakalım, büyükşehir belediye başkanı kim olacak? Tabi büyükşehir belediye başkanı belli olunca, siyasi irade soracak; ‘Kardeşim ilçelerde kimlerle çalışmak istersin!’
Uyum önemli. Anlaşabilmek, verimli olabilmek, insanların yaşamını kolaylaştırmak, ulaşılır olmak açısından kim kimlerle dans edecekse, soracaklar.
Tabi siyasi irade, yani yereldeki siyasetin patronları, (il ve ilçe başkanları – milletvekilleri) de fikirlerini söyleyecekler, herkes kendi kafasındaki, ileriye dönük hesapları da varsa, ona göre isim verecekler.
*
Bir şey dikkatimi çekiyor, şu sıralar bütün mevcut belediye başkanları, aday adayları ve belediye meclis üyeleri Ankara’da. Sanki tavaf eder gibi git gel Konya 6 saat misali, Ankara’yı Çarşıbaşı yoluna çevirdiler.
Görüşmeler, kulisler, araya adam koymalar falan fıstık.
Kendilerinde bir şey olmayınca, umudu başkalarında arayanlar, acaba şehirlerine, ilçelerine ne kadar yararlı olurlar?
Milletvekillerinin bir yaptırımı yok. Onlar 4,5 sene sonraki koltuğu nasıl koruruz, onun derdinde, telaşındalar daha şimdiden.
Umut arayan, çıkar yolu arayan aday adayları boşuna yorulup da ellerinde dondurmalarla, fıstık ezmeleri ile kendilerine işkence çektirmesinler!
*
Bir de bu şehirde abi olduğunu ileri süren, iddia eden ve bu duygularla teselli bulan akil insanlar var ki, bunlar da kerameti kendilerinde zannediyorlar.
‘Paramız var, söz hakkımız var, kimi istersek onu belediye başkanı yaparız!’
Yok canım, daha neler! Kendinizi SANKO mu zannettiniz, kendinizi Abdulkadir Konukoğlu yerine mi koydunuz da bu kadar iddialı konuşuyorsunuz?
*
Neyse…
Meseleye dönelim de çıngar çıkmasın!
Vatandaş büyükşehir dahil, metropol ilçe ve diğer ilçe belediye başkan aday adaylarına bakıyor, içlerinde p eh diyecek adam bulamıyor. Adam kıtlığı var sanki şehirde, ilçelerde.
Aksi gibi canı sıkılan, hanımı ile kavga eden, kardeşi ile barışık olmayıp küs gidenler bile bakıyorsun aday adayı olmuşlar. Kardeşinle barışık değildin, öldü, küs gitti, halkınla nasıl barışık olacaksın, onu merak ediyor insanlar.
Sorguluyorlar bunu.
*
Kış geldi kapıya dayandı, bu sıralar bol bol yağmur var. Adam gibi, tutacak kadar kar düşmedi henüz şahsım şehrine.
Karın yağması güzeldir, berekettir de, inşallah umduğumuz dağlara kar yağmaz!
Yoksa Mart’ı bekler, 1 Nisan’ı iple çekeriz!