Kumar oynamadığımız, sevmediğimiz, bilmediğimiz için, bırakın tavla oynamayı, zar atmayı bile bilmem! Hayatta bir saz çalmayı çok istedim, öğrenemedim, (yetenek yok demek) bir de tavla oynamayı.
Sümerbank’ta iken o kadar imkânımız vardı, lokalimiz olduğu halde, tavla oyununa hiç heves etmedim nedense. Birkaç kez denediysem de, hıh, olmadı.
Yumurtanın zarından başka zar da bilmem.
Devletin, kamunun imkânı ile konut sahibi olanları çok duyduk. Adam belediyede çalışıyor, kendine en muhkem yerden ev yaptıracak, belediyenin araçları vızır vızır kendine çalışıyor. Kum bedava, taş bedava, hatta çalışanlar bile belediyenin kendi elamanları.
Çok uzak değil daha yakın tarihte çok duyduk, bizzat gördük bunları. Ha, yapanların, devlet malına el uzatanların halini görüyorsunuz. Hayrı dokunuyor mu, dokunmuyor. İflah oluyorlar mı, asla!
Bunu yapanlar da, camiye gittiğinde en ön safta namaza duranlar, kul hakkını senden benden iyi bilen tipler.
Karaktersizler, soysuzlar!
*
Onu geçtik, kurumların resmi aracıyla tatile gidenleri duymadık, görmedik mi sanıyorsunuz. Hanım kuaföre gidecek, ‘oğlum yengeni kuaföre götür!’, çocuklar okula gidecek, şoföre talimat gider, ‘Oğlum çocukları okula bırak!’
Yakın yer deriz, Ilıca’da az mı gördük belediyelerin veya diğer kurumların araçları ile gezmeye gelenleri.
Bakkala-markete, manava gidenleri.
Aracın önünde resmi olduğuna dair kart vardır, giderken çıkartır onu, sivil araç nereden bileceksin resmi olduğunu. Çünkü araç kiralık, kim bilecek, kim görecek.
Edemin havasına, keyfine diyecek yok, gıcır!
*
Kendi aracı var, evinde durur. Devletin, belediyelerin araçları varken deli mi, manyak mı da kendi aracını kullansın. Yetmediği gibi, kendi arabasını götürür, sözleşmeli oldukları akaryakıt istasyonuna, ait olduğu kurumun resmi görevli levhasını da koyar önüne, bir de emir verir; ‘Doldur evladım depoyu!’
Su yakmıyor ki bu meret. Özel aracın gibi kullanınca, tatile bile gidince, eh yakıt da beleş, bir de oynaş gerek buna, hey gözünü sevdiğimin dünyası.
*
Onu bunu bırakın da, daha yakın tarihte temayül yapıldı otogar arkasındaki salonda. Baktık da, belediyenin pastaları, peçeteleri, kumanyaları bile bireysel siyasi tanıtımı için hazır kıta. Çadırlar kurulmuş, aday adayımız belediyenin tüm imkanlarını kişisel egosu için, piarı için kullanıyor.
Sorsan senden benden Müslüman!
*
Şimdi kaldı mi bilmiyoruz, sadece belediyelerde mi var, başka kurumlarda da duruyor mu, hani çalışmadan, alın teri dökmeden, zaman harcamadan, emek sarf etmeden ve kuruma gitmeden ATM memurlarımız vardı eskiden.
Bunlar kurumların hak etmeden aldıkları para ile kumar bile oynadılar. Hayır getirmedi tabi. Zar attılar, kaybettiler.
Haramın binası olur mu?
Olmadı…