Başlığa bakıp da peygamberimiz Hz. Musa’dan bahsedeceğimi sanmayın!
O vakit, Ne Mu’sı, ne Sa’si diyeceğinizi bildiğim için, biraz da sizi meraklandırma, düşünme ve beyin fırtınası estirme fırsatı verme adına ironi yapmak istedim.
Geçenlerde yayınlanan bir yazımda, depremin ardından şehirde konut yapacak müteahhidin kalmadığından dem vurmuş, zaten yeteri kadar cezalarını çeken insanlar dışında, herkesin taşeron kesildiği ve şehrin taşeron cennetine dönüştüğünden söz etmiş, daha ileri gidip, bugün itibariyle şehirde bırakın konutu, ahır, kümes, baraka yapacak müteahhidin dahi kalmadığını, depremle birlikte şehrin ihya ve inşası noktasında şehrin kaymağını dışarıdan gelenlerin yediğini yazmıştım.
Bu iddiamda ısrarlıyım, kararlıyım.
*
İçeride olan müteahhitler veya ihbar, şikâyet ve medya baskısı üzerine tutuklanan veya dışarıda olan kimseler için özgür kalma, serbest bırakılma vaktinin geldiğini düşünerek, herkes gibi Mu….’nın ve Sa’..’nin de özgürlüğüne kavuşmasını beklerken, tabi bizler yargı kararlarına son derece saygılıyız, hakimlerimize, savcılarımıza, hülasa adalete güvenir, boynumuz kıldan ince iken, yeteri kadar cezasını çeken, belki de suçsuz, günahsız insanların salıverilmesini isteyenlerdeniz.
Şimdi, sadece isimlerinin bir-iki harfini yazdığım dostların, kardeşlerimizin bu hafta içinde mahkemeleri olacak.
İnşallah son mahkemeleri olur. Ve o arkadaşlarımız da verilecek kararla, her ne kadar dışarıda olsalar da, her ne kadar içeride tutukla değillerse de özgürlüklerine kavuşurlar.
İçeride ve dışarıda olan tüm müteahhitler gibi.
*
İsimlerini şimdilik burada zikredemeyeceğim, bildiklerim, tanıdıklarım var da, isimlerini hatırlamadığım onlarca insan, müteahhit, bu şehrin bu sektörde hafızası olanlar. Aileleri, çalışanları, sevenleri onları bir an önce yanlarında görmek istiyor.
Allah kimseyi ailesinden, aşından-işinden uzak eylemesin!
*
Mu ve Sa…
En çok da ailesi, çocukları, çalışanları ve arkadaşları onları özledi. Gelmeleri için dua ediyor, hasret çekiyorlar. Şundan diyeyim siz anlarsınız, bilirkişi raporlarında suçsuz, günahsız oldukları anlaşıldı diye biliyoruz. Duyumlarımız o minval üzere…
Az kaldı diyeyim. Azer Bülbül’ün türküsündeki gibi, ‘Çoğu gitti azı kaldı’ diyeyim.
Hadi, sizler de çıkın gelin artık! Gelin ve özgürlüğün tadını çıkarın, ailenize, sevdiklerinize kavuşun, işinizin-aşınızın başında olun.
İnşallah ve bütün temennimle…