banner1524
  

Düğün değil bayram değil, Atatürk nereden çıktı diyebilirsiniz. Haklısınız. 10 Kasım'ı da geride bırakalı çok oldu oysa. Bu gün o büyük kumandana ait herhangi bir özel gün de değil.

Eeeee, neden icap etti Atatürk'ü yazmak.

Tam tamına bunu söylediniz, bunu konuştunuz yazıya başlarken.

O, sadece belirli bir günde hatırlanacak insan değil. Her zaman yeri ayrı kalbimizde. Neyse...

Ama bugün, bazılarınız alerji duysanız da, O'na ait bir hatırayı nakletmekten vazgeçmeyeceğim.

*

Yıl 1938...

Kasım ayının en kara günü olan 10 Kasım. Yani Ulu Önder'in Dolmabahçe'de hayatını kaybettiği gün. Saat 09.05 geçe de olsa, herkes işinin başında, devlet daireleri, okullar, üniversiteler, her türlü işyeri açık, insanlar çalışıyor, günlük telaşlarındalar.

Ancak acı haber geldiğinde her yer yasa bürünüyor.

Alman kimya profesörü Arndt, o sırada İstanbul Üniversitesinde görevli.

Burada bir parantez açmak gerekirse, Atatürk'ün müthiş dehası, eğitim alanında büyük atılımlar yapmamızı sağlamıştı. O tarihlerde büyük eğitim hamlesini yapabilecek kadar öğretmenimiz yoktu. Özellikle yüksek eğitimde, akademisyen bulmak çok zordu. İşte Atatürk, o tarihlerde özellikle Almanya'da baskı altında tutulan öğretim üyelerini Türkiye'ye davet etmişti. Ki o akademisyenler Türkiye'de inşaattan eğitime, ekonomiden teknolojiye kadar her alanda büyük katkılar sağlamıştı.

Dönelim Arndt'a...

Atatürk'ün ölüm haberini duyunca o da büyük üzüntüye kapılıyor. Rektörü arayarak  'Ne yapmalıyım, bana ne düşer?' diye soruyor.

Rektör de,'sayın hocam, ülkenizde bir büyük insan öldüğünde ne yapılıyorsa siz de onu yapın' cevabını verir.

Alman profesör Arndt'ın sözleri aynen şu oluyor; 'Benim ülkemde böyle biri ölmedi ki...'

Not: Buraya kadar, o kadar!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527