banner1524

Haftanın ikinci günü olan salı günü, öğleyin bir Cafe’de toplantıya davetliydik. Büro Hak-Sen Konfederasyon Başkanı Ayhan Çivi. Ki kendisi hemşehrimiz olur, aslen Elbistanlıdır.

Beraberinde; Eğitim Hak-Sen, Selahattin Karaca Sağlık Hak-Sen ve Kahramanmaraş cenahından ise; Sağlık Hak-Sen İl Temsilcisi Olcay Kapukaya, KSÜ temsilcisi Cem Kapukaya (Olcay hanımın eşi olur) ve Hak-Sen İl Başkanı sevgili kardeşimiz, meslektaşımız,  dostumuz sevgili Fahri Kurt… Başarılı bir sendikacı, hak arayıcı. Allah var,  yazarlığına, kalemine diyecek yok, ben onun kadar nezih yazı yazsam, Maraş’ta işim ne, gider bir ulusal gazetede yazarım, o kadar ki…

Ev sahibi bunlar.

Peki konu ne?

Tamam, şimdi zurnanın zırt dediği yerdeyiz.

 

Başkan sayın Ayhan Çivi, mütevazı, mülayim bir insan profili çizerken, eleştirileri de çivi gibiydi aynen. Haklı olan konuşur. Konuşan haklı olmayacak,  haklı olan konuşacaksa eğer, kulağımızı Çivi’ye dayadık, dinledik.

Konu Olcay Kapukaya ve toplu sözleşmedeki çarpıklıklar, adaletsizlikler, enflasyon oranına  göre çalışanlara fark ödemeler…

Gündeme gelen konular özetle bunlar. Öncelik Kapukaya’da…

Biz O’nu daha Necip Fazıl Şehir Hastanesi yokken, yukarıdaki eski devlet hastanesinin her yıl başhekim değiştirdiği dönemlerden beri tanıyoruz.

O vakit başhemşire idi. Gayretli, çalışkan, iyi niyetli, hastalara sevgiyle yaklaşan bildiğimiz kadarıyla Tarsus’lu bir kızımız.

Zaten ilk darbeyi o zaman yedi. İlk sarsıntıyı o zaman hissetti. Sonra meslek yaşamında birçok artçılarla birlikte 7.8 şiddetinde depremlere maruz da kaldı. Ama yılmadı, hep görevinin başında oldu, kaderine razı hizmet etti.

Yıkılmadı, ayakta kaldı tabiri caiz ise…

 

Bu son depremdi anlaşılan. Olcay Hanım, Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesinde iken, keyfi bir tutumla görevinden alınıyor, yerinden oynanıyor, sıradan bir hemşire rolü verilerek, birilerinin idari ve keyfi tutumuna maruz kalıyor.

Neden acaba?

Sendikacı olduğu için mi? Hak aradığı, sorduğu, sorguladığı için mi, yoksa güzel mi değil, yoksa söz mü dinlemedi, yoksa işinize öyle mi geldi bilemem de, bu keyfi tutumları, atamaları sürdürenler acaba rahatlar mı, vicdanen huzurlular mı?

Bu hadise belki ilk değil, son da olmayacak. Zaten bu tür keyfiliklere, tasarruflara ilişkin haberler gelmiyor değil. Hastane yöneticisi Semih Sancar’ın işi olduğu bilgisi geldi arkasından.

 

Çivi de söyledi, insanların öfkesini, kinini ve nefretini kazanmak yerine gönlünü kazanmak varken, sevgili Sancar, bu keyfilik neyin nesi? İnsanları huzursuz etmek, yerinden yurdundan etmek sizleri mutlu ediyorsa, keyfiniz bilir de, birini bir yerden alıp bir yere verirken gerekçe lazım. Kaşını beğenmedim, gözünde lens vardı, saç tarayışı hoşuma gitmedi deyip, insanları mağdur ve huzursuz etmenin manası ne azizim!

Varsa biri suçu, yönetmelik var, soruşturma açtırırsın, biz de üzerine gider, Maraş deyimiyle hahını avucuna veririz.



Yoksa!

Yoksa bırak insanları rahat çalışsınlar, verimli olsunlar!

Bir açıklaman olursa da, yerim var… Ancak böyle despotluk, ben yaptım oldu bitti mantığı ne kadar ve nereye kadar geçerli, onu da bilsem, ah bir bilebilsem…

 

Sayın Çivi valimize de gitmiş. Bir sonuç alabileceğini sanmıyorum. Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Kamil Türkmen’i aramış telefonla. Bir şey çıkacağını düşünmüyorum.

Sendika olarak ya kendi göbeğinizi kendiniz keseceksiniz, ya da kaderinize razı olup,. Olanları sineye çekeceksiniz, bu şehirde başka türlüsü haram bize…

Ben bunu bilir bunu söylerim, yazarım.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527