Yetmezse, kurtarmazsa, idare etmezse, izan ve izahatta sıkıntı çekiyorsan, bunu iki’ye çıkartabilirim. Bizde söylenecek laf çok, sürüsüne bereket! Zaten bazılarını içimizde saklıyor, biriktiriyor, stoka gidiyoruz. Her ne kadar stokçuluk suç sayılsa da, içimizde sakladıklarımızın vergisini de verdiğimiz için, sıkıntı yok. Memleket meselesi…
Bakarsın bu ayın sonunda süresi bitecek olan mücbir sebep hali, sayın Cumhurbaşkanımızın da talimatları ile uzatılır, sen de ben de, hepimiz rahat bir nefes alırız.
Ama söyleyeceklerimi, bir değil, iki değil, birkaç çift lafımı sakın yabana atma! Aç gözünü seyret, çünkü tekrarı yok bunun!
*
Bak beyim! Siyasete ve ticarete aklım yetmez. Her zaman söylerim, yazarım, ticaret lisesini zar zor bitiren ben, sana, ötekine, berikini söyleyecek bir değil, birkaç çift sözü olan ben, bu şehirde huzur istiyorum, adalet istiyorum, hakkaniyet istiyorum, piyasada istikrar istiyorum, bilumum başkanların merhamet sahibi olmasını istiyorum, hakkım olan insanca yaşam şartlarının oluşturulmasını istiyorum, esnafın, ev sahiplerinin Allah korkusu ile münezzeh olmasını istiyorum, bizi yönetenlerin, bürokrasi dahil, hak ve hukuk içerisinde hareket etmelerini, karar vermelerini istiyorum.
Hizmet istiyorum, boş laf değil.
*
Bak beyim! Futbolu bilirim, anlarım. Geçmişte lisanslı, profesyonel futbolcu olarak Kahramanmaraş ve Adıyaman’da top koşturan birisi olarak, bugün için 3. ligde şampiyonluk mücadelesi veren İstiklalspor için konuşulanlar pek de ümit verici değil.
Kulağımıza geldi, doğru mu eğri mi bilmiyoruz, futbolcuların transfer ücretleri peşin ödenmiş. Kuruşuna kadar. Zengin takımı ya, (kapısına bir gariban gelse, ‘açım, bir ölmüş tavuk dürümü parası ver!’ dese ‘Allah versin!’ diyenlerdir bahse konu olanlar) zenginler kulübü ya, para bol ya, milyon dolarlar havada saçıldı, herkesin yüzünde gülücükler açtı ya. Bu peşin ödemeler, oyuncuları rehavete sürüklemiş, takım içinde ayrılıklara sebebiyet vermiş.
İstiklalspor bu sıralar gündemden düşmüyor. Zenginler kulübü de deniliyor, milyonluk takım diyen de var, fakat ortada mir gerçek var; takımda moral ve motivasyon sıfır. Giden teknik adam 2 futbolcuyu hangi nedenle bilinmez, kadro dışı bıraktı. Gitti, yerine gelen kadro dışı bırakılan 2 futbolcuyu affetti, kadroya girmelerin sağladı.
Sağlardı ama yeni teknik adam Ramazan Çelk için söylenenler de pek yenilir yutulur gibi değil. Çalıştırdığı 4 kulübün kapısından dışarı atılmış deniliyor. İddia öyle! Kaliteli bir teknik adam değilmiş, başarılı sezonlar yaşamamış falan fıstık. Bakacağız! Bize göstereceği performans gerek!
*
Bak beyim! Benim isteklerim belki bir çift lafa sığmaz, yetmez ama olsun, yine de sıkıştırmaya çalışayım, mücbir sebep halinin süresi bu ay sonunda bitiyor. Burada ‘Bak beyim!’ diyorsam siyasileri kast ediyorum. Ya da bu meseleye sahiplenenler, konuşmayı, iletmeyi kendine hak sayanlar…
Sanayi ve iş dünyası, Mali Müşavirler Odası, Ticaret Borsası, MÜSİAD bu meselede gerekli uyarıları, olması gerekenleri söylediler, gazetelere düştüler derken, sen de biraz kılını kıpırdat, hareketlen, yoksa vallahi pas tutacaksın!
Sen pas tutarsan, unutma, millet de seni vakti saati geldiğinde pas geçer!
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e mi gidersiniz, yoksa bu ayın son gününde şehrimizi şereflendirecek olan Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’a çıkar uzatılması ve birikmiş vergi-SGK borçlarının silinmesi ricasında mı bulunursunuz bilemem de, elinizi taşın altına koyun derim!
Yok ‘bizim elimiz kıymetli, taşın altına koyamayız!’ diyorsanız, başka yere (başınızın üzerine mesela) koyarsınız. Koynunuza veya cebinize koyun, ya da eldiven takının en iyisi. Aman elleriniz üşümesin, aman nasır bağlamasın, aman incinmesin, aman yara - bere almasın! Çocuklarınız, torunlarınız öperken ‘bu nasıl el?’ demesinler, surat sallandırmasınlar, yüzlerini ekşitmesinler sonra!
*
Bak beyim! Bu şehirde de yenidoğan çetesinden bahsediliyor Allah’ın her günü. Videolar var, iddialar var, söylenenler var. Tabip Odası bile çıktı açıklama yaptı, fakat açıklama yapması gerekenler sesini, gıkını çıkartmadı.
Sağlık konusunda yerlerde sürünüyoruz. Depremde devlet ve özel hastaneler ciddi zarar gördü, bir delikanlı geldi, çocuk doktoru Halil Gürsoy, Üngüt’e devasa bir sağlık kompleksi, hastane yapıyor, bitti bitecek. Ki yıl sonunda açılıyor inşallah. Tebrik edecekler, ‘helal olsun!’ diyecekleri yerde kavşağı bahane ederek çemkirenler, beğenmeyenler, çekemeyenler, dudak bükenler de nasıl olsa bir gün mutlaka gelecek inşallah o hastaneye, çare için, deva için, ama söyledikleri kelimeler birer utanç vesikası olarak boyunlarına gerdanlık gibi asılı duracak!
*
Bak beyim! Herkesin, her şeyin farkındayız. Bildiğimiz birçok iddiaya, videoya, duyuma ve belgeler dahil gerçeklere rağmen susuyorsak, bu şehri sevdiğimizden, efendiliğimizden, mesleğe olan saygımızdandır.
Sen gene bildiğinden geri kalma, fakat bizi de salak, ahmak yerine koyma! Tamam mı canımın içi, badırcan içi?
Aklıyla değil, gözüyle düşünüp hareket edenlere bir değil, iki değil, birkaç çift lafım vardı, daha bitmedi de, yer kalmadı zaten, yazı uzadı, devamı başka güne!
Hadi, siz de üç külhüvallahü, bir elham okuyun da kendinize gelin!