Her ne kadar ulusalda çalışan arkadaşlarımız yereli küçümserler, tepeden bakarlarsa da, (Sözüm meclisten dışarı, Kahramanmaraş’taki arkadaşlarımızı, meslektaşlarımızı tenzih ediyorum) yerel habercilik, ulusal gazeteciliğin altyapısını oluşturur bir anlamda. Haber ve servis konusunda yereldeki arkadaşlarımız ulusal basın temsilcileri ile girdikleri sağlıklı diyaloglar sayesinde çok güzel işler yaptılar, yapacaklar.
Geçen hafta cumartesi günkü ulusal basında, sevgili Ersoy Sevinç ile İsmail Demir’in haberini görünce, doğrusu sevindim, gurur duydum.
Hatırlanacak olursa, kötü muamele ve fiziki şartların yetersizliğini iddia eden Alman askerleri, Anadolu Ajansına (AA) kapılarını açınca, arkadaşlarımız da mükemmel bir habercilik örneği sergilemişler, aradaki buzların erimesine belki de katkı sağlamışlar.
Tabi müdürleri, bölgesel ve milli eniştemiz (ne yani, içkinin millisi oluyor, takımın millisi oluyor, eniştenin niye olmasın) Ahmet Caner Baysal’ın da hakkını teslim etmek şartıyla… Bir kere, beyefendiliği yeter, her şeyin üzerinde…
*
Biliyorsunuz, Türkiye’nin NATO’dan talebi üzerine Kahramanmaraş’ta, Ahırdağı eteklerindeki Gazi Kışlasına kurulan hava savunma sistemi (patriot) 3 aydır aktif hareket halinde.
Lakin geçmişte nasıl olduysa oldu, ulusal basına da haberi düştü, burada görev yapan Alman askerleri, bizden şikâyetçi oldular.
Be evladım, bu kente gelen gitmek istemiyor, havasını, suyunu, insanlığını görünce, önyargılarını silip neredeyse bu şehirden evleniyor bekâr ise, ya da konut alıp yerleşmeyi düşünürken, sen hangi akla hizmet ederek bizi dünyaya şikâyet ettin, anlamadım!
Şu akil adamlardan size de mi göndersek ne!
*
Neyse… Konumuz Almanlar ve patriotlar değil. Bir gün, vakti geldiğinde, onlar da geldikleri gidecek. Maraş yine bize kalacak. Çünkü bizim gidecek başka yerimizi yok, son durak burası.
Bu acar, genç ve yetenekli gazeteci dostlarımız, bir büyük başarıya imza atmışlar, akredite olduklarından girmişler Gazi Kışlasına, mükemmel bir haber çıkarmışlar ortaya.
Kutluyorum, tebrik ediyorum.
Tabi müdürleri Baysal’ı da…
Kumanda onda, yönlendiriyor, organize ediyor, Ersoy ve İsmail kardeşlerimiz de haberin can alıcı yerine ulaşıyor, yüzümüzü ak ediyor, meslektaşlarına örnek gazetecilik sergiliyorlar.
Helal olsun!
Devletin haber ajansı olan Anadolu Ajansı, herhalde bu acar, gözünü budaktan sakınmayan gazetecileri ödüllendirir diye düşünüyorum.
Çünkü hak ettiler!
*
Tabi burada diğer ulusalda çalışan arkadaşlarımız kahırlanacak, sitemde bulunacaklar; “Mehmet abi, bizim neyimiz eksik! Aşk olsun!” diyecekler.
Demesinler… Çünkü her zaman gençlerin önünün açılmasından yana olan biri olduğum için, genç yetenekleri her zaman destekleme eylemi içinde oldum, olurum.
Aynı heyecan, aşk ve şevkle çalışan İHA temsilcisi Yusuf Taş ile, DHA’nın ele avuca sığmaz muhabiri Lütfi Yıkan’ı her zaman başıma taç ettim, ederim.
Ersoy Sevinç, İsmail Demir, Yusuf Taş, Lütfi Yıkan gibi haberi koklayan, üzerine üzerine giden bu gözü pek gazeteci arkadaşlarımızı Allah nazardan saklasın!
Tabi Sırrıberk Arslan için söyleyecek söz kalmadı.
O zaten number one…