Saldırı kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, tasvip etmek ne insanlığa sığar, ne toplumsal duyarlılığa… Hepsinden öte ayıp! Birilerini beğenmeyebilirsiniz, sözlerinden hoşlanmayabilir, dediklerini doğru bulmayabilirsiniz. Duruşu, söylemleri, ilkeleri ve ideolojileri kafanıza göre de olmayabilir.
Bu normal.
Ama bütün bunları saldırı ile ispatlamaya çalışmak, başkalarının beğenmediğimiz yönünü saldırı ile makul ve mantıklı hale getirmek, saygısızlık.
Sayın Bekir Bozdağ her şeyden önce bu hükümetin başbakan yardımcısı. Başbakan adına etkinliklere katılmış bir isim. Hoşgörünün diyarındaki etkinliğe de başbakanı temsilen gidiyor.
Ha, bana sorarsanız, ben de sevmem. Bana itici gelir. Bakışı, duruşu, tavırları… Ben sayın Bozdağ’ı sevsem ne olur, sevmesem kaç yazar!
Ama hükümetin bakanı. Saygı duymak gerek!
Üzüldüğüm bir başka mesele, saldırıyı yapanın Kahramanmaraşlı olması. İlla ki bizden çıkacak böyle saldırgan ruhlular. İlla ki adımız sanımız böyle olumsuzluklarla anılacak, illa ki manşetlere ve ulusal televizyon kanallarına öcü, korkulan tipler, aynen 46’lıklar küçüklükleri ile mi çıkmak zorundayız!
*
Üstelik de Pazarcıklı olan bu insan, gazeteciyim dermiş sağda solda. Belediye Başkanı Kamil Dalkara’nın dediklerine bakılırsa, psikolojik sorunları varmış, bir de dengesizlikleri sebebiyle işten çıkarılmış, ondan olsa gerek, düşüncelerine ters gelen bakan Bozdağ’ı yuhalamış, yumruklamış. Sadece adının Hüseyin Satı olduğunu öğrendiğimiz şahıs mı, tabi ki hayır, anlaşıldığı kadarı ile biraz da organize bir hadise yaşanmış, hoşgörü temsilcisi Hacıbektaş Veli’nin adını aldığı ilçede, bakan Bozdağ’a ve AK Partiye protestoların dozu artınca, tabi ki etkinliğin tadı tuzu kaçmış.
*
Sayın Bozdağ’a geçmiş olsun diyorum, hem de bütün kalbimle! Saldırıyı kınıyor, bu saldırıya destek verenleri de lanetliyorum!