Başarılı bir işadamı olduğunu biliyorum. Babası merhum Hacı Balcı’yı hatırlama şansım yok.
Çünkü yaşım tutmuyor.
Ancak o merhumun da Kahramanmaraş’ta tekstil sektörünün duayeni, babası olduğunu çok dinledim.
Babamdan da biliyorum. Gazetemizin sahibi babam da merhum ile ilgili geçmişte çok güzel bir haber yapmış, sanıyorum başarılı olduğu kadar da sosyal medyayı mükemmel kullanan oğlu sayın Hacı Balcı’ının babası adına yazdığı birbirinden ilginç öyküleri derlediği ‘Bal küpünden sızanlar’ isimli eserine dair de makale yazmıştı.
Babamdan o kitabı istedim ve okudum.
Okudukça, şehrimizdeki tekstil sektörünün mektebi gösterilen Marteks’in kurucularından merhum Hasan Balcı’yı ve oğlu Hacı Balcı’yı daha çok sevdim.
Bir evlat ancak bu kadar vefalı olabilirdi.
Babamdan öğrendiğim bir başka gerçek de, sayın Hacı Balcı’nın babası adına bir müzelik oda tahsis etmesiydi.
Hayırlı, vefalı evlat dedikleri bu olmalıydı.
*
Kitabın sunuş bölümünde şunu öğrendim, merhum Hasan Balcı, 76 yıllık ömrüne sayısız müesseseler, fabrikalar ve başarı öyküleri sığdıran bir insan. Bu dünyadan ahrete intikal ederken, bıraktığı müessese, fabrikalar kadar da, öncü fikirler, sayısız ticari yenilikler ve insan yetiştirmekteki hassasiyetler bırakmış geriye.
Sevgiyi, saygıyı, üretimi, istihdamı ve insana değeri de…
Mekânı cennet olsun!
*
Kitapta yaşanmış hikâyeler var. İnsanlar ve olaylar var. İçinde Maraş geleneği, Maraş kültürü ve sevdası var.
Geçmişin deneyimlerini gelecek nesillere aktarmış insanın başarı öyküsü var iken, çokça sosyal medyada karşıma çıkan, ki bu alanda da başarılı olduğunu söyleyebilirim, sayın Hacı Balcı, tam bir Maraş beyefendisi, Maraş sevdalısı.
İşini, aşını ve memleketini sevdiği kadar doğayı sevdiğini de sosyal medyada paylaştığı görüntülerden daha iyi anlama fırsatı buluyorum.
Araştırmacı yanını da öğreniyorum bu arada.
Tarihe meraklı, geçmişimizle gurur duyuyor, insanları olduğu kadar hayvanları da sevmesi, onun yaşama olan tutkusunu, sevdasını daha da güzelleştiriyor.
*
İşte, eserin 53. sayfasından aldığım bir nükte:
Bir gün bir Arnavut, bıyığını kesmiş. Arnavut’a;
“Bıyığını niye kestin!” diye sormuşlar.
O da şu cevabı vermiş:
'Uyurken üzerinden fare geçti, yol eder diye korktum, onun için kestim!’
*
Aslında kitapta yazılı olanlar
belki size basit birer fıkra veya hikâye gibi gelebilir. Ama onların yaşanmış gerçek hayat hikâyeleri olduğunu okuyunca daha iyi idrak ediyor insan.
İçinde test edilmiş, faydası görülmüş fikirler var.
İleride, kendi başarı öyküsünü yazmak isteyen gençlere, genç ve girişimci ruha sahip insanlara tavsiye ediyorum.
Ediyorum ve hayırlı evlat, ağabeyim sayın Hacı Balcı’yı tebrik ediyorum.