Balık oltada yemi görür, iğneyi görmez…

28 Ağustos 2012, 10:23

4715 kez okundu.

Sanki bir şeyler, sanki birileri; “Yola çıktım, geliyorum!” sinyallerini yakıyor, işaretlerini çakıyor, halkı huzursuz ve tedirgin etme adına kötü kokulardan beslenmiş bir havayı topluma koklatmaya çalışıyorlar.

İnsan tedirgin oluyor haliyle…

Komşuda olanlara bakın, belediye başkanı Mustafa Poyraz’a yapılan çirkin saldırı, durup dururken, bir tesadüf mü, yoksa önceden planlanmış bir eylem mi, belli değilken, insan sormadan yapamıyor, “Neler oluyor, nereye gidiyoruz!”

Amerikalı sarışın geliyor, operasyonel mekanizmadan söz ediyor, tampon bölge oluşturma hedefini ortaya koyuyor, bir savaşa sürüklenme kaygısı taşıyan insanlar da, sarışın bombadan, (pardon kadından) nefret etse de, bizi savaşa iteklemenin talimatını çabucak hayata geçirme telaşında iken, Suriye’ye müdahale edilmesini isteyen güçler rahat durmuyor!

İki paralık aşağılık adam kuzey Irak’ta kuyumuzu kazmaya devam ederken, bizi bir maceranın ortasına sürükleme çabası bitmiyor, dinmiyor.

Batı sözde dostumuz ya, arkamızdalar ya!

Taşerona karşı bizi kullanacak Batı. Müttefiklerimiz, güya dostlarımız.

Yılanlar, kokarcalar, akrepler, çiyanlar, sansarlar, timsahlar…

Ve bilumum hayvanat…

Hani Çinlilerin bir sözü var, “Balık oltada yemi görür, asla iğneyi görmez!”

Tamam, meydanda biri taşeron var da, asıl mesele taşeronun kimler tarafından kullanıldığı, tetiklendiği, organize edilip üzerimize salındığı…

Geçen hafta içinde, şehir hareketli saatler yaşadı.

Büşra’yı gönderdim, “Git bak bakalım, neler oluyor, bir de resim çek!” dedim. Kuşkulu araçtan söz etti, polisin eşkalini verdiği ve yaşları 28-30 olan, Kapalıçarşı ve Saraçhane’de görülen gençler kimlerdi?

Niyetleri neydi?

Polis haklı olarak kuşkulanıyor, sıkı takip ediyor. Eşkâllerini verdikleri üç genç adım adım izleniyor.

Lakin tam abu sırada sevindirici bir haber geliyor, takip edilen 3 genç, yurtdışından gelmişler, merak ettikleri için resim çekmek ve kamera kaydı yapmak istemişler. Ancak kameranın şarzı bittiği için bu emellerine ulaşamamışlar.

Bir yere sürükleniyor ya, Allah sonunu rast getire!

Bilenler bilir, politika, bölgede kanlı bir entrika haline gelmiştir. Bu bakımdan, hepimiz, aklımızı başımıza almalıyız, sağduyulu davranıp, tuzaklara, tahriklere kapılmadan, basireti elden bırakmadan mantıklı hareket etmeliyiz.

Ki buna mecburuz.

Baksanıza, ABD’de, savaş oyunları oynanıyor, 27 Haziran’daki çalışmalarında, Gaziantep’te ve Kahramanmaraş’ta bombalamaların olabileceğini tartışıyorlar, Suriye üzerinden bize oyun oynuyorlar, senaryosunu yazdıkları oyunu da piyonları, beşinci sınıf aktörleri değil, figüranları sayesinde sahneye koyarak, kendilerini başrol oyuncusu ilan ediyorlar.

Bizim uyanık, bizim tehennili olmamız lazım.