Eh, şunun şurasında halk oylamasına (referanduma) ne kaldı ki. Zaman su gibi akıp geçiyor. Lakin şu son günlerde, Avrupa’nın, özellikle küstah ve Nazi kalıntısı Almanlarla, rengi bozuk Hollanda hükümetinin yaptıklarına ne dersiniz.
Fetö ile bir olup bu ülkeye, 80 milyona 15 Temmuz’da darbeye kalkışan şerefsizler, Çarşamba günkü seçimlerinde, bakanlarımıza yaptıkları küstahlığın meyvesini yemeye çalışarak seçim kazanmaya çalıştılar. Skandal kararınızla bakanlarımızı ülkenize sokmayabilirsiniz, sınır dışı edebilirsiniz, ancak bu yanınıza kar kalmayacak! Bu güçlü hükümet, bu büyük devlet, bu tepkili millet, size gereken cevabı ve karşılığı verecek, haddinizi bildirecektir.
Diyorum ki, bizde futbol oynayan Hollanda asıltı teknik adamları, futbolcuları ülkelerine gönderelim, sınır dışı edelim. Ne kadar köfte, o kadar ekmekse, kıstasa kıstas…
*
Neyse… Hükümet yetkilileri ve iktidar zaten gereken cevabı verdi, veriyor, verecek. Gelelim benim rengime… Madem merak ediyorsunuz, madem sağda solda konuşup, “Yahu Fiskeci referandumda evet mi diyecek, yoksa ağzını hayıra mı açacak, rengini belli etse iyi olacak!” dediklerinizi kulağıma gelmiyor değil.
Bir kere… Evet diyecek olan da, ağzından hayır çıkacak olan da bizim insanımız. Bırakın hayırı, eveti bir kenara, baksanıza şerefsiz Batı ülkeleri, yani dost bildiğimiz Avrupa’nın Nazi kalıntıları, battıkça batıyor, üzerimize geliyor, küstahlıkları, çirkin davranışları ile bize darbe yapmaya kalkışırken, 16 Nisan’daki referandumda kim evet der, kim hayır der, herkesin kendi tercihi.
Birbirimizi saygılı olmayı öğrenmeliyiz önce.
Herkes birbirinin düşüncesine saygılı olursa, birbirimizi ötelemekten vazgeçersek, sen – ben ayrımı yapmaz isek, görüş ayrılığı olabilir, fikir ayrışması gayet doğal iken, alınacak bir sonuç için birbirimizin gırtlağına sarılmaya ne gerek var?
*
Tabi ki tek bayrak, tabi ki tek millet, tabi ki tek vatan. Bizler birbirimizin değerlerine, inançlarına, görüşlerine saygı duymazsak, elin adamı gelir seni can evinden vurur, küstahlık da sergiler, alçaklık da… Bizim sözde değil özde birlik-beraberlik içinde olmamız lazım. Birbirimizi etnik kökeninden ötürü, tuttuğu takımdan dolayı, gönül verdiği renkten ötürü dışlamadığımız, ayrıştırmadığımız, ötekileştirmediğimizi sürece, bizi kimse yıkamaz. Hiçbir güç bizi yıldıramaz.
Çok şükür güçlü bir hükümet var, Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan bir dünyaya bedel iken, bırakın kimin takımını, kimin partisini, kimin liderini…
Madem özgürüz, madem demokrasi hayranıyız, madem özgürlükçüyüz, rengi mengi bir tarafa bırakın.
Renk dediniz de aklıma geldi. Biliyorum, ‘hadi şu rengini belli et!’ diyorsunuz. Tamam, tamam… Sakin olun!
Açıklıyorum, benim rengim; sarı lacivert
Anlaştık mı? Yes mi, okey mi?
Başka sorusu olan!