Sessiz çoğunluğun sesi olduğunu ileri süren Yrd.Doç.Dr.Tamer Üstüner kardeşimiz, bu iddiayı ileri sürmüş. Bankaların soyguncudan farkı olmadığını söyleyen de benim.
Bu defa da adamları soygunculukla itham ettiği için beni mahkemeye verirlerse şaşamayın!
Sevgili d otsumuzun yazdığına bakılırsa, bankalar bizden, yaptıkları işlem karşılığı, tam 60 çeşit ücret alıyor. Haraç gibi bir şey. Bilmiyorsun, görmüyorsun, farkına varmıyorsun, varsan bile, sesini çıkartsan bile eline bir şey geçmiyor, takır takır kesiyorlar hesabından.
Alıyorlar, bilgimiz dahi olmuyor. Vatandaş nasıl olsa enayi, nasıl olsa keriz, nasıl olsa koyun, ne alsak sesini çıkartmaz mantığı ile hareket edilince, olan vatandaşın bankada eriyen hesabına oluyor.
Ekstre aldığında, görevli memura soruyorsun, “Bu kesinti neyin nesi?” Sana kırk dereden su getiriyor, bir masraf kapısı açıyor ki, aklın durur, sorduğuna soracağına bin pişman oluyorsun. Banka dili, anlamıyorsun da…
*
Ayrıntısına girecek olsam, kafayı yersiniz. İsyan eder, “Ne oluyor lan, bizi soymaya mı geldiniz!” diye efelenir, yanlış işlere meyledebilirsiniz. O bakımdan kişisel yorumumla yetineceğim. Günaha girmek yok şu mübarek günlerde.
Başbakan sayın R.Tayyip Erdoğan’ın girişimi var, bankaların işlemler üzerinden aldığı bazı ücretlerin iptali, kaldırılması yolunda. Lakin düşüncem odur ki, bankalar ne başbakan dinliyor, ne bakan… Bildiklerinden geri kalmıyorlar, şaşmıyorlar. O bakımdan yıl sonunda bilançolarında görülen kâr marjları da oldukça yüksek çıkıyor. Enayiler olmazsa açıkgözler acından ölürmüş misali, biz sesimizi çıkartmadığımız, koyun olduğumuz sürece, daha bizi çok sömürür bu bankalar. Sülük gibi…
*
Bankadan bırakın para alıp çekmeyi, kredi kartı kullanmayı, otomatik ödemeyi, daha kapıdan içeri girdiğiniz anda neredeyse ayakbastı parası alacaklar. Bir o kalmıştı, hayırlısı ile o da tamamlanırsa, yeme de yanında yat!
Bankalar birlikte hareket ediyorlar. Bilgileri, plan-programları önceden paylaşıyorlar, maksat da vatandaşı soymak, hesabının içini boşaltmak olduğuna göre, bu faiz lobisi, bu kartel enflasyonu da azdırır, vatandaşı da çileden çıkarır, azdırır, hatta kudurtturur bile!
Düşünün, yapılan işlemlerden 60 çeşit para alıyorlar. Bunu Gümrük ve Ticaret Bakanı sayın Hayati Yazıcı söylüyor. “Bankalar kredi kartı aidatı, hesap işlem ücreti, kredi kartı yenileme ücreti, hesap özeti, ipotek fek ücreti, nakit çekme ücreti, ortak ATM’den nakit çekme ücreti, işlemsizlik ücreti gibi değişik isimler altında tüketicilerden para tahsil ediyorlar.”
Tam bir soygun çetesi. Sanki Kemal Sunal’ın Davaro’daki rolü…
*
Bankalara kim dur diyecek bilmiyorum ama birilerinin dur demesi lazım. Vakit geldi geçiyor bile. Çünkü ne yasa dinliyorlar, ne hukuk. Bunu önleyecek yegâne güç halk ama, halk da gırtlağına kadar bankalara borçlu. Ya araba almıştır kredi ile ya konut. Zaten aybaşını da zor getiriyor garibim, bu borç içinde kime dayılansın, kime efelensin, kime kafa tutsun, o da şaşırmış.
Başbakan sayın Erdoğan, her ne kadar vatandaşa ekranda kredi kartı kullanmayın, bu alışkanlığınızdan vazgeçin dese de, bakıyorum, en küçük sanayi çırağının, en küçük esnafın, en küçük memurun-işçinin cüzdanında en azından 4-5 tane kredi kartı.
Hadi önleyin bakalım, nasıl önleyecekseniz.
Çünkü herkes bir bataklığa düşmüş, kurtulmak için can havliyle saldırıyor ama, nafile.
Bataklık büyük, derin.
Son noktayı, geçen hafta Cuma günü bir açıklama yapan Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Nihat Ergün koydu, bankalar için “Bunların utanmaları da yok!” dedi.
Sahiden, var mıydı?