banner1524

Dün bayram imiş. Sağ olsun, valimiz, belediye başkanımız, milletvekili Sıtkı Güvenç, emniyet müdürümüz, bir de basının köşe taşlarından Mustafa Şirin arayıp da kutlamasa, bihaber geçecek günümüz.

Pardon bayramımız…

Hatırlayan bir başka güzel insan, eski devlet hastanesi başhemşirelerinden Olcay Kapukaya oldu. Bunun yanında, bürokrasiden sevgili dostumuz Ali İhsan Kabakçı…

Bizim gazeteciler cemiyetimiz var. Güya… Sözde… Hani şu çok tartışılan, varlığı ile yokluğu  belli olmayan, mekândan vazgeçtik de, tabelası bile olmayan gazeteciler cemiyet başkanı bile arayıp da, kerhen de olsa, lateşbuh (bizim yerel dilde kerhen, kazara, istemeyerek de olsa anlamına gelir) da olsa tebrik etmedi, başarı dileğini iletmedi.

Oruç başına vurmuş olmalı ki ya unuttu, ya da zamanı olmadı aramak için.

Belki de kontörü yoktu.

Evet, içinde, yönetimde kim var, kim yok merak etmiyorum da, olmayan cemiyetin başkanı Abid Vanlı arkadaşımız yapmalıydı bunu.

Yapmadı, aramadı, ayıpladım!

Tabi kendisini sevdiğim için yazıyorum bunları. Az bir gıcıklığım olsa, kelimeleri şu mübarek ramazanda bile israf sayarım.

*

Kent Konseyi Başkanı sayın Zeynep Arıkan’ın aramasını çok bekledim.

Aramadı.

Ne demişti oysa organize ettikleri yerel basının sorunları gecesinde; “Biz yerel basının hangi şartlar altında çıktığını, yaşadığını en iyi bilenlerdeniz. Onların tek sahibi biziz. Bu bakımdan, yerel basına sahip çıkma adına bir ilke imza atalım istedik…”

İstediniz de, kalemin mürekkebi bitmiş olmalı ki, imza atmayı unuttunuz sayın Arıkan.

Beni, bizi üzdünüz Zeynep hanım.

Herkesten beklerdim ama, sizden asla!

Hayal kırıklığı yarattınız bende, bizde…

Herkeste, tüm gazeteci arkadaşlarımızda…

*

Yolda rastladım.

Sarıldık, kucaklaştık, “Basın Bayramın kutlu olsun üstadım” diyen Aksu Televizyonu Genel Müdür Yardımcısı Erol Öner’e de teşekkür.

Derken, ikindi üzeri, KALİDA Genel Sekreteri, sevdiğim dost Mahir Keçe’den geldi mesaj.

Bunun dışında, hiçbir sivil toplum kuruluşu, hiçbir yerel yönetici, hiçbir siyasetçi arayıp da tebrik etme zahmet ve nezaketinde bulunmadı.

Dün akşam saatlerine doğru da emniyet müdürümüzün, sayın Mustafa Aydın’ın kutlama mesajı geldi e.mailden. Teşekkürler sevgili müdürüm.

Lafa gelince, basını sevdiğini, yanlarında olduklarını, desteklenmeleri gerektiğine vurgu yapanlar, bir telefonu, bir mesajı çok gördüler.

Bu, onların basına karşı samimi olmadıklarının göstergesiydi bana göre.

*

“Basın bizim, gözümüz, kulağımız… Bu kentin ilerlemesinde, gelişmesinde basının payı büyük, onlar yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü kuvvet değil, bize göre birinci kuvvet” diye pohpohlayan sözde basın dostları…

Dün nerdeydiniz?

Ne var yani, bir gün samimi olsanız, bir gün haberinizde yanınızda olan abasını hatırlasanız, bir gün olsun sözünüzde dursanız, bir kere de olsa içinizden geldiğince hareket etseniz, ne olur yani, kıyamet mi kopar, yoksa ölür müsünüz?

*

Ha, “Deliye hergün bayram!” diyorsanız, sizin gibi akıllılara hak vermeyen Mehmet Fiskeci’nin yedi yerde selası verilsin de, Rusya’dan ölüsü gelsin!

 

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527