Bir zamanlar milli ve dini günler, gazetelerin ve radyoların can suyu, medya sektörünün ise omurgasıydı. Bu özel günlerde alınan ilanlar, basının ayakta kalmasını, halka doğru bilgiyi ulaştırma görevini yerine getirmesini sağlardı. Radyo programcısı kökenli bir gazeteci olarak, her milli ve dini bayramda özel ses kayıtları alır, bu kayıtları dinleyicilerle buluştururduk.
Oda başkanlarından belediye başkanlarına, emniyet müdüründen vali ve rektörlere kadar pek çok yetkili, kurum ve kuruluş radyoya destek olurdu. Bu destek, basının toplumla iç içe, halkın sesini duyuran bir mecra olmasını sağlardı.
*
Geçmişte, gazeteler de bu günlerde özel kutlama sayfaları çıkarır, Cumhuriyet’in, bayramların coşkusunu sayfalarına taşırdı. Ancak şimdi bu coşkudan eser kalmadı.
Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamaktan çekinen iş adamları ve amirler türedi. Halkın desteği ile varlığını sürdüren gazeteler, bugün yalnız bırakıldı; bir zamanlar halkın sesi olan basın, yalnızca çıkar çatışmalarında hatırlanan bir araç haline geldi.
*
Oysa gazeteci, gücünü halkın desteğinden alır. Bir gazete, bir kurumu, kuruluşu ya da iş adamını kamuoyu nezdinde değerli kılarken; onların da halka olan bağlılıklarının bir simgesidir.
Basın, halkın yanında olmanın, onların sesi olmanın bir sembolüdür. Ancak bugün basın, işi düştüğünde el üstünde tutulan, iş bitince unutulan bir meslek haline geldi.
Unutulmamalıdır ki; basının gücünü zayıflatmak, halkın sesini kısmak demektir. Bugün, gazeteler ve radyolar milli ve dini günlerde ayakta durmak için her zamankinden daha fazla desteğe ihtiyaç duyuyor.
*
Yukarıda okuduğunuz satırların tamamı, yazılarını okumaktan büyük keyif aldığım, karakterine on üzerinden on puan verdiğim kardeşim Mustafa Ayaz’a ait.
Üzülerek ifade etmek gerekirse, toplumun basına olan desteği yerlerde sürünüyor. Bunda her geçen gün irtifa kaybeden, mesleği itibarsızlaştıran, yalan haberler, tehdit ve şantaj kokan asparagas haberler, insanlarımızı basından soğuttu, uzaklaştırdı.
Hal böyle olunca, destek olması gereken kesimler ile basın arasında bir güven sorunu ortaya çıktı. Ve yine öyle ki, her işadamının, her firmanın, her markanın bir gazetecisi var.
Basın son senelerde güvenilmeyen sektörlerden biri haline geldiyse, oturup uzun uzun düşünmemiz gerek.
Biz bu hale neden ve nasıl geldik!