Pazar günü, telefon ettikleri halde, (teşekkür ediyorum) Kahramanmaraşspor A.Ş.nin düzenlediği basın toplantısına gidemedim. Ancak elamanlarım orada idi. Gidemediğim için pişman oldum ama, neyse…
Bayağı renkli geçmiş. Arkadaşlarımın ifadesine bakılırsa, başkan Feridun Kolat hiç konuşmamış. As Başkan Ufuk Bilgetekin’e bırakmış söylenecekleri. Yeni sezona tertemiz bir sayfa açarak gireceklermiş. Geçmişte olanları, yaşananları unutarak… Sportif direktörleri İlter Kasap ile ilgili zaman zaman eleştiriler aldıklarını da söylemiş Bilgetekin.
Hakkını verelim, haksızlık etmeyelim, bilmeden, sormadan, araştırmadan yazılar yazmak tabi ki etik değil. Ancak, kulüp başkanı dahi, her kim ise, söylediği cümlelere dikkat edecek. Televizyonda verip veriştirirken, sallama yaparken iyi, basın mensubu iki kelime yazdı diye tu kaka ilan etmenin de anlamı, mantığı yok.
Yeri gelir arar, sorar, yeri gelir aramaz, sormaz.
Ben başbakan ile ilgili yazı yazarken, “Sayın başbakanım senin için şöyle bir yazı yazıyorum, yazayım mı, ne dersin, uygun mu?” demem, kişisel düşüncelerimi sıralarım. Beğenir ya da beğenmez, ayrı mesele…
Zaten kimseye de yazı beğendirmek gibi hevesimiz, aşkımız yok!
*
Feridun Kolat ve ekibi, bu takımı aldığı zaman, sahip çıktığında en çok sevinenlerden biri de benim. Duygusallığı, şehir milliyetçiliği kalkanına sığınmanın abesle iştigal olduğunu bildiğim için, birilerinin hakkımdaki eleştirisini de önemsemiyorum.
Ancak, başkan ve yönetimi, Kahramanmaraşspor için yazılan yazıları ciddiye almalı, önemsemeli. Aksi halde kendilerinin söylediklerini de ciddiye almayan, önemsemeyen birileri çıkar, çıkacaktır.
Ha, kimse de sebepsiz, durduk yerde, gıcıklık olsun, maksat yazı yazmak olsun diye de Kahramanmaraşspor’u eleştirmek için can atmıyor, atmaması lazım.
Neticede bu takım bizim, şehrimin ismini taşıyor.
*
Namus kelimesi başlarına bela olmuş. Konuşmalar üzerine, sevgili Bilgetekin’in “Biz de Osmanlı çocuğuyuz…” demiş. Biz kimsenin, hangi ırkın çocuğu olduğunu sorgulamıyoruz. Hepimiz bu toprakların çocuğuyuz. Aşkımız, sevdamız, tutkularımız bir, ortak. Haklı eleştirileri not alın, biz nerede hata yaptık diye kendinizi sorgulayın, konuşmalarınıza dikkat edin, pot kırmayın, gaf yapmayın istiyoruz.
Argoya kaçmadan…
Yapmayın bunu!
Sayın Bilgetekin “biz de yarı Kahramanmaraşlıyız” demiş. Yalan değil, söyleyemem, eksik; biz sizi tam Kahramanmaraşlı sayıyoruz, görüyoruz. Neticede şehrimin ismini taşıyan takımın patronlarısınız, söz sahibisiniz. Çabalarımız, düşüncelerimiz bir, ortak, müşterek… Mecazi anlamda da söyleseniz, tamam, borç yiğidin kamçısıdır, bu ülkede, bu şehirde herkes borcuna düşkündür ve doğrudur, namus gözüyle bakar. Ama sözün, lafın bir erkeği var, bir de dişisi… Siz dişisini tercih ettiyseniz, millet de bunu yanlış anladıysa, altından kalkamayacağınız sözü etmeyeceksiniz. Tamam, Allah razı olsun, Maraşsporun borcunu ödemek, temizlemek sizin namusunuz, kabul de, biraz dikkat!
*
İkinci olarak, “Kimseden yardım istemiyoruz, beklemiyoruz!” gafınız. Lüzumsuz bir cümleydi. Paranız olabilir, zenginsiniz, Allah daha çok versin de, sonra çıkıp da, kalkıp da sanayi ve iş dünyasından, bürokrasiden, yerel yönetimlerden yardım beklemek (aslında en tabi hakkınız-ama o cümle yok mu, sizi yakan o oldu işte) gayet doğal. İşadamları, varlıklı kimseler destek çıkacak. Ancak siz o sözü söyleyince, sporseverler, sanayi ve iş dünyası da haklı olarak, “bana güvenerek mi takımı aldın!” der.
Eeeeee, haklı söze hacı emmim ne desin birader?
*
Basın toplantısına giderken elamanlarıma sıkı tembih ettim, duydum ki takımı üçüncü ligden ikinci lig çıkartan hocayı, Bayram Toysal’ı göndermişsiniz. Yollarınızı ayırmışsınız yani… olabilir. Bu sizin tercihiniz, tasarrufunuz! Kahramanmaraş Belediyespor da takımı şampiyon yapan, bir üst lige taşıyan hoca (Fethi Çokkeser) ile çalışmadı. Bu sizin tercihiniz, saygı duyarım, duymak zorundayız.
Ama neden gönderdiniz, onu açıklayacaktınız!
Bana göre basın toplantısı eksik kalmış bu yönüyle…
Hocalar gitmez, sürekli kalırlar diye bir kural yok tabi.
Ama gönderiliş gerekçesini de basın ile paylaşmalıydınız.
*
Biraz mütevazı konuşmuş, çok iddialı cümleler sarf etmemişsiniz. Şampiyonluğu hedefleyen takım kurmadığınızı, düşmemeye oynadığınızı falan… Namerde muhtaç olmayacak kadar… kaderci, teslimiyetçi bir ruhla olmaz bu işler. Hedefin şampiyonluk olsun, moral ve motivasyonu o denli yükle sporculara, teknik heyet, eeeee, sonra ne çıkarsa, ne gelirse bahtıma dersin, olur biter. Büyük düşünmekten kimseye zarar gelmez sevgili Bilgetekin.
Kahramanmaraş’a gelirken, takımı alırken, iyi niyetli olduğunuzu, ticari üşündüğünüzü biliyoruz.
Takıma sahip çıktığınız için de size ayrıca teşekkür ediyoruz. Lakin takımı aldınız diye, çok da abartmayın, büyütmeyin, temcit pilavı gibi sık sık ısıtıp ısıtıp önümüze getirmeyin!
Başarılar, yolunuz açık olsun!