Belediye başkanlarının hizmet noktasında ayrım yapmaması lazım. Şu bölge Alevilere ait, bu bölge Sünnilerin, şu taraf Kürtlerin, bu taraf Türklerin şeklinde mezhep ve din ayrımcılığı yapması etik değil ve bir belediye başkanına da yakışmaz.
İstanbul’un seçilmiş değil, atanmış belediye başkanı metro üzerinden öyle bir hataya düştü ki, sonra toparlamaya çalıştı, ağzındaki baklayı çıkarttı, sözüm ona çark etti. Günah çıkartma gayretini de yemedi insanlar.
Hiç kimse, vatandaşın verdiği vergiyi, oy karşılığı peşkeş çekemez!
Hakkı yok buna. Haddi de değil…
*
Vergi toplarken, ceza keserken cayır cayır para tahsil ediyorsun da, iş hizmete gelince mi arka plana atıyorsunuz!
Belediyeler ilçe, şehir ayrımı yapamaz. Bölgeciliğe soyunamaz. Vatandaş oy versin vermesin, başkanlar o kentin tümünün belediye başkanıdır.
Bir belediye veya onun başkanı, kaynak yaratmayı bilmiyorsa, üretken değilse bu meselede, iller bankasından gelen para ile proje üretemez, yatırıma gidemez, hizmet sunamaz.
İllere bankasına bir benim borcum yok. Hizmet eden, vatandaşa proje götüren belediyelerin İller Bankasına tabi ki borcu olacak.
Ama o kentin belediye başkanı parti, mezhep ayrımına yönelirse, hata eder, seçim zamanı geldiğinde de vatandaş bunun hesabını sorar, faturayı keser, defterini dürer, addaaaaa gönderir.
*
İstanbul belediye başkanının adını sanını düne kadar kimse bilmezdi, tanımazdı. Şansı yaver gitti, büyükşehir belediye başkanı oldu.
Ama…
Kaynak veremiyorsan, oturduğun koltuğun hakkını vereceksin.
Yoksa orada işin ne?
Allah Tayyip Bey’e sabır versin. Hangisiyle uğraşsın sayın Cumhurbaşkanı. Onun bunun kulağını çeke çeke yordunuz sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı…
Ancak sabrını sınamaktan da vazgeçin. Yoksa bedelini ödersiniz vakti saati geldiğinde…