Tabi ‘özrü’ galiba ‘kabahati’ yanında hafif kaldı. Çünkü kabahat tarihe geçti, özür ise sadece makbule geçti.
Kişi ağzından çıkanı kulağı duyacak. Baydın denen herif, o sözleriyle bizi zaten baymıştı. Öyle ki dengesiz adam, hayatına ve eserlerine aza göz gezdirdiğinizde, ülkesinin başkanı George W. Bush’a da bayağı ağır sözler sarf etmişti geçmişte. Kendisi Libya’da, Bush İsrail’de iken. Sonra onlar için de özür dilemişti.
Salak şey!
*
Zaman zaman, istemeden de olsa insanları kırdığımız oluyor. Oysa kendisini kırdığımızı zanneden dostlarımız, iyi niyetimizden kuşku duymuyorlar. Severken de, öperken de, eleştirirken de esamimi olduğumuzun farkındalar, ancak dost meclisinde, hele kalabalık bir yerde isen, seni yanındakine gammazlıyor, ucuza satmaya kalkışıyor.
Olsun, onlar her kimlerse, bizim dostlarımız, onlardan özür diliyorum.
Özür dilemek beni küçültmez, incitmez, yerle yeksan etmez, kişiliğimden zerre-i miktar kadar eksiklik yaşatmaz.
Erdemdir, büyüklüktür.
Eh, hatalarımız olduysa, oluyorsa, bize özür dilemek düşer.