banner1524

Adam evinin yakınındaki bir mağarada yaşayan yılanla iyi bir analaşma yapmıştı. Her gün yılana bir tas süt ikram ediyordu. Yılan da bir mağaradan çıkardığı küçük bir altın tanesini adama her sütü getirişinde veriyordu. Bu durum yıllarca böyle devam edip gitti. Günlerden bir gün adamın kasabaya gitmesi gerekiyordu. Giderken oğluna sıkı sıkı tembih etti, “Her gün yılana süt vereceksin! O da sana ağzıyla sana küçük bir altın verecek. Sakın yılanın sütünü vermeyi unutma!”

*

Oğlu birkaç gün babasının dediklerini harfiyen yaptı. Sonra bir gün içine şeytan düştü çocuğun, “Bu yılan altınları nereden alıyor acaba?” diyerek yılanı takip etmeye başladı.  Gördü ki yılan altınları yaşadığı mağaranın derinliklerinden çıkartmakta. “Yılanı öldürürsem,  altınların hepsini mağaradan alır, zengin olurum!” diye düşündü oğlan. Eline keskin bir kürek aldı ve yılan tam mağaradan çıktığında, yılanın başını kürekle ezmeye kalktı.

Oğlanın kafasını koparmaya geldiğini fark eden yılan, son anda çevik bir hareketle bir hamle yaptı ve kafasını küreğin öldürücü darbesinden kurtardı. Ancak kuyruğunu kaybetmişti. Can havliyle oğlana saldırdı ve onu zehirleyerek öldürdü.

*

Günler sonra adam kasabadan geldi. Oğlunu ölmüş, yılanı da kuyruğunu kaybetmiş olarak gördü. Duruma çok üzüldü. Yılana ne olduğunu sordu, yılan da oğlunun anlaşmaya uymadığını, hazineye hemen sahip olabilmek için kendisini öldürmeye kalkıştığını söyledi.

Adam günlerce kendine gelemedi. Üzerinden epey bir zaman geçtikten sonra “ölenle ölünmez!” diyerek, yılanla yıllardır sürdürdükleri geleneği, dostluğu devam ettirme kararı aldı. Her gün yılana yine süt verecek, yılan da onu mağaradan çıkarttığı altınlardan bir tanesini getirecekti.

“Ben senin yarın sabaha yine sütünü getireyim, sen de benim altınlarımı getir” dedi yılana.

Yılan cevap verdi; “Boşuna uğraşma dostum. Bende bu kuyruk acısı, sende bu evlat acısı olduktan sonra, artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz!”

*

Öykü bu. İbretlik, ders alınması gereken masal tabi. Hayatın şifresi, uyanıklık ve kurnazlık yapanın, hakkı olmayana tamah edenin ve bunun için yılan bile olsa, kendisine yardımcı olan bir başka can’a kast edenin, sonunda kendi can’ından olacağıydı. Hayat her zaman ‘yılanın öcü’ olarak kalmıyordu, başkalarının hayatına kast edenlerin can’ını…

Zamanı geliyor ve hiç alakasız görünen bir olay, o bedeli ödettiriyor insana.

İtin dostluğu neyse de, yılan ile dostluk olur mu, onun da yorumunu size bırakıyoruz.

Fıkradan daha bir şey anlamadıysanız, size Fikret Hakan ile Fatma Girik’in başrollerini oynadıkları ‘yılanların öcü’ filmini izlemenizi tavsiye ederim!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527