banner1524

Hepsi dandik. Hepsi de ucuz şeyler. Çok iyi hatırlıyorum, seneler önce, daha Topkapı Otogarı eski halini koruyorken, meydandaki bir satıcıdan saat almıştım. Hem de markalı. 5 liraya… Belki o zaman iyi paraydı, ama markaydı. Sevindim, markalı bir saati ucuza aldım diye.

Maraş’a geldiğimde, dostlarım bana güldüler, “Seni kazıklamışlar, bu saat sahte, içinin bütün aletleri tel maşa, iki gün sonra bozulur, kaldırır çöpe atarsın!” demişlerdi de, beni inandıramamışlardı.

Kıskandıkları için öyle yorumu yaptıklarına vehmettim.

Bir müddet kolumda gezdirdim görgüsüz gibi. Üstelik de hava ata ata, markasını göstere göstere…

Haklı çıkan arkadaşlarım oldu. İki seksen yere uzanan ben oldum. Tuzağa düşmüş, deyim yerindeyse enayi yerine konmuş, kazıklanmıştım.

Sonra hiçbir zaman aklımdan çıkartmayacağım şu sözü hatırladım, “Enayiler olmazsa açıkgözler acından ölür!”

Ben su satılmamış bir enayiydim, geç de olsa bunu öğrendim ya, o da bir kazanç!

 

Ekonomi eski bakanı ki bir ara Kahramanmaraş’a da gelmiş, bizim sanayici ve işadamlarına ekonomi dersi vermişti. Bu dersin içinde ahlak da var mıydı, hatırlamıyorum. O zaman da sallamıştı ama neyi salladığını doğrusu pek anlamamıştım.

Zenginliği, ekonomi bilgisi, siyaseti beni ilgilendirmiyor.

Şimdi moda olan saati…

Hani şu şarkıcı karısı Binnaz’ın altın ve petrol ticareti ile uğraşan kocası Zırtapoz Rıza’nın hediye edip de, meclis kürsüsünde faturasını gösterip de kimsenin inanmadığı 700 bin liralık saatten değildi benimkisi…

O eski bakan, TBMM’de, hakkında verilen soruşturma önergesinin tartışıldığı sırada, kürsüden bir belge göstermiş, bir yandan eline aldığı şeyi (kâğıdı) sallarken, diğer yandan da “Saati o aldı ama parasını ben ödedim, işte garanti belgesi, benim adıma” demişti.

Millet de sözüm ona yemişti!

 

Valla onu bunu bilmem, Maraş’ta benim de garantim var, (bankam) ama benim değil. Aslında benim de garantim yok. Okudunuz değil mi, bir var, bir yok dedim. Benimki de ne yaman çelişki öyle. Saçmalıktan başka bir şey değil aslında.

Doğrusunu isterseniz, eski bakanın o yaşta ne kadar çok salladığını merak etmedim değil. Acaba sallarken bir yere değdi mi? Merak işte, sormadan edemiyor insan!

Bakan mecliste sallarken, doğrusunu isterseniz,  o salladığı belgenin, saatin parasını Zırtapoz’a ödediğine ilişkin bir banka dekontu olması gerektiğini düşünüyordum da, boşuna kafa yormuşum.

Değilmiş. Neymiş ya! Meğerse salladığı kâğıt meğerse sata ile ilgili fatura imiş. Adres kısmında alıcının adının, Zırtapoz’un kaptanı Yılmaz Murat, adresin de Bodrum katı, bir gecekondu olduğu anlaşılmış.

 

Düşündüm de, senelerdir kullanmadığım, evde, dolapta saklı tuttuğum birkaç saatime yeniden pil taktırıp, (gerçi şimdi herkesin cep telefonu var ki takvim de üzerinde, üstelik de kimsenin saat kullandığı da yok günümüzde) hava atmak istiyorum.

5 liralık olsa da…

 

Nasıl iyi hava attım, iyi salladım, değil mi?

Yağlı boya değmesin!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527