Hemşireler haftasında arkadaşlarımız, duyarlı ve seviyeli sağlık çalışanları davet ederler, gider, haberini yaparız. Orada hemşirelerin melek olduğu, iyilik meleği sıfatıyla, hastalara şifa vermek için çırpındıkları dillendirilir ki, biz bu düşünceye senelerdir saygı duyduk, onay verdik.
Ha, çürük her meslekte yok mu, var!
Bir kasa domates alıyorsun, üstü harika, sağlam, altı şinanay, çürük-çarık, uluk-delik.
Bizim de içimizde gazeteciler var sözüm ona. Hepsi bir mi, değil. Kariyer sahibi, mesleğin kralını icra eden, hamiyetsever, milliyetçi ve o kadarda yiğit kalem.
Üçkağıtçı, tehdit ve şantajı meslek edinen, ona buna çamur atmakla ömür tüketen zavallılar da var içimizde. İyi ki varlar, yoksa iyilerin kıymeti bilinmeyecek.
*
Lafı nereye getireceğime gelince…
Özgür Haber Gazetesinin sahibesi Neşe Yıldızhan ile, Medya Gazetesi sahibi Halil Hınaz, yaklaşık 15 gün önce, Türkoğlu’na, bir habere giderken yolda kaza geçirirler.
Allah’tan kemerleri takılı da, Allah korudu arkadaşlarımızı.
Bir kere daha geçmiş olsun!
Ambulans gelir, ilgilenirler, tedavi görürler, hayati tehlikeleri olmadığı için taburcu edilirler.
Buraya kadar sorun yok.
Ancak…
Arkadaşımız sayın Yıldızhan, geçtiğimiz hafta içinde rahatsızlanır, ağrıları nükseder, eski devlet hastanesine gider. Evi de yakın diye…
Gider ama, gittiğine gideceğine bin pişman olur.
*
Hastanelerde, sağlık kuruluşlarında hastalara şifa vermek için doktorlar vardır, ebeler, hemşireler ve diğer sağlık çalışanları vardır.
Bunun için maaş alırlar.
Senin, benim vergilerimden kesilen kaynaklarla beslenirler. Tüm bürokratlar, devlet memurları, böyle…
Yukarıda da dedik, her meslek gurubunda dürüst, hamiyetsever, işini iyi yapan insanlar, meslek mensupları kadar, ukala, küstah, kendini bir halt sanan kimseler de çıkar.
O gün, Neşe hanımın hastaneye gittiği gün çıktı gibi…
Ettiği Hipokrat yeminine sadık kalan doktorlara, görevini adam gibi yerine getirenlere (bayan-erkek fark etmiyor) sözümüz yok da, bir ukala, bir küstah hemşire çıkıyor, kişilik bozukluğu belki de psikolojik sorunları sebebiyle hem hastaya, yani Neşe hanıma işkence çektiriyor iğne vururken, canını acıtıyor, üstelik de ağzında cak cak sakızı, kulağında dım tıs müziği ile insanı sinir eden, sinir katsayılarını artıran hareketlerle sözüm ona iğne yapmaya çalışıyor.
*
İnsan canı kıymetli. Canı yanan sayın Yıldızhan isyan ediyor, işini doğru dürüst yapması ve canını acıtmaması için karşı çıkıyor hemşireye…
Çalımından çehresinden geçilmeyen ukala kadın, güya hemşire imiş, dostlar başına böylesi ide, Yıldızhan’a hakaret ediyor, “geri zekalı” diyor.
Yıldızhan, hiçbir zaman gazeteci kimliğinin arkasına sığınmayan bir kardeşimiz.
Hemşirenin terbiyesizliği, saygısızlığı ve hiç de bir hemşireye yakışmayan tavırlarından ötürü karşı çıkınca, bu azarı, fırçayı yiyor.
Tabi düğüm kopuyor orada.
*
Araya Necip Fazıl Şehir Hastanesi Başhekimi giriyor ama, iş işten geçmiş artık. Olan olmuş, söylenen söylenmiş.
Şimdi… Hemşirenin yaptığı yanına kâr kalacak mı?
Ceza verilecek mi, haddi bildirilecek mi?
Bildirmezseniz, bu tür davranışları alışkanlık haline getirdiği iç in, sürdürecektir küstahlığını…
Siz bildirmezseniz, biz bu işin de üstesinden geliriz evvel Allah!
Biz de iğne yaparız yerine göre!
NOT: İşinin ehli, hastası için canla başla çalışan iyi niyetli, gayretli hemşirelerden özür dileyerek… Onları tenzih ediyoruz!