Andırın’ı doğa ve tarihin buluştuğu şehir olarak anlatırlar, yazarlar. Kaleler  şehri olarak da yorumlandığını bilmeyen yok. Daha ileri gidersek, doğası ve iklimi sebebiyle Doğu Karadeniz’e eş değer kılar gezip görenler.

Allah esirgesin Ayder’den farkı yok.

Hadi biraz daha ileri gidelim, birçok medeniye ev sahipliği yaptığı kadar Karacaoğlan’dan Dadaloğlu’na, Yaşar Kemal’den isimleri unutulmuş birçok şair, yazar ve ozana esin kaynağı olmuş ilçe.

Üstelik de okuma-yazma oranının en tepede olduğu doğa harikası yerleşim alanı.

*

Hatırlayın, geçen hafta yerel yönetim anlamında, özellikle yaşadığımız dönemde belediye başkanı seçildikten sonra halktan kopan, (Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın tavsiyelerine rağmen!) kendini halka sevdirmemek için sanki yemin etmiş gibi tutum ve davranmış içinde olan seçilmiş belediye başkanı Sinan Gökşen’e dair yorumlarımızı, vatandaşın duygularına tercüman olma anlamında düşüncelerimizi ve vatandaşların başkana dair sert eleştirilerini sayfama taşımıştım.

Yazı çok okundu. Birçok tebrik ve teşekkür telefonları alınca, baktım tepkinin odağındaki isim başkan Gökşen’in ilçeye kattığı bir şey yok, devam edelim dedim.

Biz halkın sesiyiz, gözü, kulağıyız. Elçiye, yani bize zeval olmaz!

*

Koltuğa oturduktan sonra eski başkandan ciddi bir borç kalmadığı halde, ciddi bir borç devralmış gibi konuşan, bu nedenle hizmet yapmakta zorlandığını, insanların ihtiyaç ve taleplerini karşılamakta sıkıntı çektiğini her fırsatta dile getirdiği iddia edilen Gökşen’e vatandaşın bazı soruları olacak!

Madem enkaz devraldın, madem ciddi bir borç yükü altındaydın, neden muhalif başkanların yaptığı gibi devraldığın borçları bez afişle halkınla paylaşmadın! Eski başkan döneminden ne kadar borç devraldığını açıklar mısın?

Bu göreve talip olurken belediyenin borcundan haberdar değil miydin, ya da belediyeler ağlama duvarı mı?

Tasarruf tedbirlerine sığınıyorsun her daim. Başkan seçildikten sonra kadınları-erkekleri Mardin’e ve ülkemizin bazı tarihi-turistik yerlerine götürdüğün doğru mu, bunun için ne kadar para harcadın?

Bu harcamaları belediye kasasından mı, kendi cebinden mi ödedin?

İnsanlardan bir kamyon kumu esirgediğin söyleniyor, gerçek mi?

Erken şımardığın, güç zehirlenmesi yaşadığın söyleniyor, sahiden şımardın mı?

*

Halk arasında konuşurken, dolaşırken, kulaklarımla işittiklerim ürperti verici. Şahsına, hizmetine ‘pehl!’ diyen yokken müsterih misin, rahat mısın?

Belediyeyi çoluk çocuğa emanet ettiğin, kendini dev aynasında gördüğün  ilçede en çok konuşulan mesele iken, geçmiş dönemde AK Parti bu ilçede  yüzde 60’ın üzerinde oy alırken, senin adaylığında yüzde 51’i bile zor buldu? Neden?

Vatandaşa olan ilgisizliğin, hizmet üretememen, vatandaşı bir sonraki  dönemde Yeniden Refah’a yöneltecek, bunun farkında mısın?

Koltuğa oturduktan sonra belediyeye ait bazı arsaları tanıdıklarına peşkeş çektiğin, sattığın iddia ediliyor. Gerçek mi, yoksa dedikodu mu, fısıltıdan mı ibaret!

Önceki yazıma başlık olarak verdiğim; ‘Varlığı bir şey kazandırmayan insanların, yokluğu hiçbir şey kaybettirmez!’ İddiasına katılıyor musun? Katılanlara, onay verenlere söyleyecek bir sözün, cevabın olacak mı?

*

Devam edelim; ilçede senin yüzünden Sözcü Gazetesinin en çok satılan ulusal gazete haline geldiğin konuşuluyor, inanıyor musun? Senin döneminde neden herkes bu gazeteye abone?

Bu bir tepki hareketi mi?

Siyasi iktidarsızlık bir meziyet, bir meslek mi, yoksa size ait bir özellik mi?

Başka diyeceğim bir şey yok hakim bey!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol