Nerede olacaklar, kimisi FETÖ’den içeride, kimisi kayıplara karıştı, kimisi de iflasını isteyip işin içinden sıyırmaya çalıştı.
Ama bu şehirde bir müteahhitler birliği derneği var. Çıkmış kuzey çevre yolunun önemini anlatıyor. Herhalde orada da inşaatı var ki, kuzey çevre yolunu cazip hale getirmek için özel haberler yaptırıyor.
Sevgili Yusuf Kiraz kardeşimizi severiz. Ama çıkıp da sektörle ilgili bir basın açıklaması yapmadı. Mesele şu, şundan ibaret demedi.
Özelden giden olursa özel açıklama yaptı. Kuzey çevre yolu da dahil.
*
Şehrimde her köşe başında saçma sapan evler ve dükkânlar yapan, fazla kat çıkıp, ‘nasıl olsa imar affı çıkar!’ diye onu bile satan Karadenizlilere taş çıkartan müteahhitler türedi bu topraklarda. Kaldı ki Karadenizli müteahhitler bile ‘harç bitti yapı paydos!’ mantığı ile evlerine çekilseler de, sözde müteahhit geçinen kimselerin, inşaat firmalarının çok kişiyi mağdur ettiğini bilmeyen, duymayan kalmadı artık.
Bıraktım Türkiye’yi, Kahramanmaraş’a bakıyorum ve daha önce de bu ve benzer konularda yazdığım yazıların ışığında tekrarlıyorum; inşaat çılgınlığının sonuna gelindi.
Zaten kent de konuta doydu. Pıtırak gibi apartman ve siteler yükselirken, insanlar soruyordu, ‘Bu insanlar nereden gelecekler de buralarda oturacaklar. Uzaydan mı gelip ev alıyorlar yoksa?’ sorusunu sorarlarken, mantar gibi çoğalan inşaat firmaları, birçok insanı mağdur edip ya kaçtılar, ya iflaslarını istediler.
Şimdi moda Kuzey Çevre Yolu…
Orayı da halletsinler bakalım. Bir tek kulağımızın arkası, pardon kuzey çevre yolu kalmıştı, onu da tamam edersek, memleket kurtulacak.
Baksanıza açıklamalar, haberler özelden gidiyor.
*
Bir zamanlar en gözde sektördü inşaat. Ülke ve şehrimiz bu sektör üzerinden büyümeyi hedeflemişti. Ekonomik krizden ancak inşaat sektörü ile kurtulacaktık. Onun da içine ettiler sonunda. İster kabul edin ister etmeyin çok da umurumda değil, bugünlerde yaşanan krizin ana ve yegâne sebebi inşaattır. Elin sıcak parasını toprağa gömdük ve toprak maalesef artık mahsül vermiyor. Toprağa tohum yerine beton ve demir atarsan, bina çıkar karşına. En iyi bildiğimiz şey bu oldu.
Bakın şehrin batı yakasına, Ahırdağı eteklerine. Ne kadar zeytin ağacı varsa katlettik, kese kese kel Ali’nin bağına çevirdik o mıntıkayı. İşte o sebepten ötürü Türkiye ve Kahramanmaraş artık kendi kendine doyuramaz hale geldi.
Zeytinlik alanları yedik bitirdik, betona mahkûm ve mecbur ettik.
*
Bir de maket üzerinden vatandaşı çarpan, dolandıran, o insanların umutlarını, geleceklerini çalan hırsız, sahtekâr müteahhitler vardı ki, Allah da onların cezasını verdi, veriyor ve verecek zaten.
Kentsel dönüşüm rantsal dönüşüme dönünce, köşeyi dönenler kadar üçkağıtçılar da türedi bu şehirde. Sermayesi bir masa, bir sandalye olan sözde müteahhitler, kentsel dönüşüm uzmanlarının emek, umut ve gelecek çalan en büyük hırsız olduğunu bilmem kaçıncı kez yazdım buralarda.
Ha, biz hep sözde müteahhit, kentsel dönüşüm uzmanlarını eleştirdik suçladık da, vatandaşın hiç mi kabahati yok! Olmaz olur mu? Araştırmadan, sormadan sırf başlarını koyacak bir yuva için hazırlıksız daldılar ümit ve rüya kurmaya. Müteahhidim, kentsel dönüşüm uzmanıyım diyen herkese kandılar.
Ne soruşturdular, ne araştırdılar. Müstehak demeyeceğim, yazık! Ama çuvaldızı biraz da kendinize batırın, olur mu?