banner1550
 Köşe dediysek, gazetelere zenginlik katan, güç veren, okunması için ilk şart gösterilen köşe yazarları ve yazıları konumuz.

Köşe yazarlığı zor zenaat... Ve yerel veya ulusal fark etmez, gazetelerin, sitelerin olmazsa olmazı. Tuzu, biberi. Her zaman şunu bilir, iddia ederin, bir gazeteyi veya siteyi takip ettiren, izlettiren,  okutturan köşe yazarlarıdır. Haberler çok da vatandaşın umurunda değil.

Zaten gün ve saat öncesinden internetten olanı biteni izliyor. Gazete ve sitelere gerek duymadan.

Evet, köşe yazarlığı yapmak zor bu şehirde. Bir kere kimseye yazı beğendiremiyorsun birader. Hele Maraş gibi büyük köylerde, dar alanda, herkesin birbirini tanıdığı, herkesin birbirinin ciğerini bildiği memlekette, köşe yazarlığı yapmak, bıçak sırtında yürümeye benzer. Suya imza atamıyorsun, yüzme bilmediğin halde kendini okyanusun ortasında bulduğun günlerde bile, herkes senden yazı bekliyor.

Şayet iktidara yakınsan, birilerinin davulunu çalıyor, talimatla ya da ısmarlama bir şeyler karalıyorsan, oh ne âlâ memleket!

*

Bizim de gazetelerimiz, internet haber sitelerimiz var. Basında rekabet bizde daha çok basın guruplarının (mensuplarının) birbirine ellerindeki tüm silahları kullanarak saldırması şeklinde yaşanıyor. Kimse kusura bakmasın, bizde kimse kimsenin ekmek yemesini istemez. Biri birileri için iki satır yazı döktürür, öbürü gider muhataba ispiyon eder, belki de bundan nemalanmaya bile yeltenenler çıkar!

Bir sivil toplum kuruluşunu, bir kurumu, bir işadamını ya da bir yerel yöneticiyi eleştirirsiniz, anında size isim bulurlar: Tetikçi, kiralık kalem, satılmış, dürümcü gazeteci, 50 liralık köşe yazarı...

Tabi hiçbir meslektaşım böyle çirkin ithamları, sözcükleri kabul etmez, ben de yakıştıramam. Ancak kamuoyunda öyle saftirikler, aptallar, çirkin suratlı insanlar var ki, (bunların içinde bürokratlar da olabilir) gözlerini kırpmadan sizi topluma karşı fitlerler, haksız ve yanlış olduklarını bile bile eleştiriye tahammülü olmayan bu sözde yöneticiler, kabul görmez kimseler, kalkarlar bir de gazetecilik, yazarlık dersi verirler size.

Daha olmadı, kendini mahallenin kabadayısı, mahallenin namus bekçisi zanneden dangalaklar, sözde dürüstlük abidesi özgül ağırlığı sıfır adamlar sizi Ahırdağı'na kaldırmakla tehdit ederler.

*

Siz bakmayın karşılaştıklarında canım-cicim dediklerine. Gazeteler ve gazeteciler arasındaki geçimsizlik, bu meselede en çok basını her konuda günah keçisi ilan eden ve yaptıkları rezaletleri mazeret olarak kullanan politikacıların, haber konusu olan sahtekârların, yalancıların işine yaradı.

Geçmişte, biz birbirimizle sözde didişirdik, dalaşırdık. Gazete okuru bu kavgalara hem söylenir, hem de ilginç bir biçimde heyecan duyardı. Yazarlar arasında çıkan anlaşmalı tartışmaları merak edenler, ertesi günü acaba Hasan Hüseyin'e ne yazmış heyecanıyla sabahı iple çekenler olurdu. Biz de bundan büyük keyif alır, atışmaların tadını çıkartırdık.

Şimdi bu kalmadı. Gazeteciliğin, köşe yazarlığının da tadı kalmadı.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol