Daha önce de zikrettim, ifadeye çalıştım. Uyarı mahiyetinde… Ateşle oynamayın, şansınızı zorlamayın! Bu lafım bu kez, AK Parti karşıtı belediyelere, başkanlarına. Hatta iktidar partili belediye başkanlarına, siyasilere. Kim ne kadar ihtiyaç duyuyorsa bu eleştirilerden, istediği kadar alabilir. Bedava, beleş, üstelik de sudan ucuz!
Depremin üzerinden 22 ay, seçimin üzerinden neredeyse 9 ay geçti, geçiyor.
Bakıyorum, ki herkes farkında da daha uyarı için erken olduğunu düşünen çoğunlukta, herkes oyunda oynaşta. Arif Nihat Asya’nın şiirine bir kere daha göz atın okumadıysanız. Artık cicim ayları da bitti, vatandaşın size verdiği süre, mühlet, vade ve zaman her geçen gün azalıyor, daralıyor.
Yok gençlik merkezlerinde şunları-bunları yaptık, yok park-bahçeleri temizledik, yok zabıta memurlarımız marketleri denetledi, yok kaldırımları tamir ettirdik, yok muhtarları dinledik, dertleriyle hemhal olduk…
Yok, yok…
Eee, netice, ne netice var meydanda, ne Hatice! Kocaya kaçtı!!!
*
Projeleriniz vardı hani. Vatandaşa vaatleriniz, sözleriniz vardı kucak dolusu. Aslında vatandaş sizi sevdiği için, başarılı olacağınıza inandığı için değil, AK Partiye tepki gösterdiği için o koltuklardasınız. Yoksa rüyanızda bile göremezdiniz.
Tepki oyları sizi başkan yaptı, AK Partili vekillerin, belediye başkanlarının başarısızlıkları sizi zirveye tırmandırdı.
Keramet sizde değil, tepkiler yumağındaydı.
Ama yazıyoruz, söylüyoruz, kulağınız var duymuyorsunuz.
Yazıyoruz, gözünüz var görmüyorsunuz!
Vatandaş çağırıyor, ‘gel beni bir dinle, anlatacaklarım var sana!’ dedikçe ayağınız var gitmiyorsunuz.
*
Siz gitmezseniz, siz görmezseniz, siz duymazsanız, dedim ya ateşle oynuyorsunuz, fakat şansınızı zorluyor, kendi ayağınıza kurşun sıkıyorsunuz, bindiğiniz dalı kesiyorsunuz.
Toparlanın!
Bakın kış kapıya dayandı. Senenin sonuna kaç gün kaldı şunun şurasında. Yazdan kalma günleri yaşasak da, havaların eski tadı yok. Depremden sonra barınma, ısınma ve ulaşım ciddiyetini korurken, siz aklı evveller tutturdunuz Üngüt Kavşağı da kavşağı.
Kavşakla kafayı bozdunuz. Yahu şehrin onlarca derdi varken, bakın havaalanının temel ihtiyacı olan ILS cihazı gelmiş, takılmış yerine, (emeği geçenlerden Allah razı olsun!) sorun çıkmayacakmış. Takıldı, takılsa ne olacak, uçuş saatlerini adam gibi ayarlamadıktan sonra. Vatandaş biniyor öğle üzeri, akşama dönmesi gerek, malum otel, yeme-içme ve zaman kaybı önemli iken, saatlerini bir türlü zamana ve ihtiyaçlara göre belirleyemediniz.
Yoksa milleti su sancısına yatırmak, intil etmek hoşunuza mı gidiyor, zevk mi alıyorsunuz? Zevk alacak başka bir şey bulamadınız mı da, bizimle kafa buluyor, dalga geçiyorsunuz!
*
Hangi partiden olursanız olun, umurumda değilsiniz. Bu şehir bir bütün. Bütünden kopanların da iflah olmadığını, olmayacağını geçmişte çok yazdım, çok söyledim tınlamadınız bile.
Seçimlerdeki oyu yüzde 1’i bile bulmayan tabela partileri… Neredeler, belli değil, belli ki kayıptalar. Yok hükmündeler. Ama hasbelkader milletvekilleri var!
Bırakın oyunu oynaşı, bırakın lay lomla geçen vakitleri, bırakın zamanı boşa harcamayı, bırakın milletin aklı ile dalga geçmeyi, bırakın milleti salak yerine koymayı, işinize gücünüze odaklanın, sözünüzü tutun, depremde yaralanmış insanların ayırım yapmadan yaralarını sarın, sizden hizmet bekleyenlerin yaşam kalitesini artırın!
Kımıldayın biraz!