banner1524
  

Bir yeri arıyorsunuz, özellikle özel işyerlerini, karşınızda santral,  otomatiği bağlanmış bir ses, başlıktaki cümleyi söylüyor size. Ancak hemen telefona çıksalar yine iyi, 5-6 kez aynı cümleyi din8lemek zorunda kalıyorsunuz.

Bir de arada müzik.

Neyse… Bayan çıkıyor, ‘buyurun, kimi aramıştınız?’ ifadesiyle karşınızda. “Kimlik Gazetesi sahibi Mehmet Fiskeci…”  diyorum, sakız çiğnediği ağız şapırdatmasından belli olan sekreter kız, ‘Sirkeci mi…?’ diyor.

Sinirlenmemek için kendinizi zorlasanız da, açıklama gereği duymanız normal, ‘hayır, Sirkeci değil. Sirkeci İstanbul’da. Mehmet Fiskeci’ derken, o da ha, anladım anlamında muhtemelen başını sallıyor ki, sizi aradığınız kişiye bağlasın.

*

Netekim bağlıyor…

Yine aynı müzik, yine aynı cümle, hem de bıktırmak istercesine, tiksindirircesine aynı ifadeyi dinlemek zorunda kaldığınızdan, sinir katsayınız artıyor haliyle.

5-6 kez de muhatabınıza bağlanma esnasında dinliyorsunuz müziği ve cümleyi.

Ben birisini 3 kere çaldırırım, ararım. 4’üncüye gelince kapatırım. Müsait olmayabilir, misafiri de olabilir. Zaten dönecek olsa döner o kimse. İnsanları daha fazla rahatsız etmenin, tacizde bulunmanın anlamı yok.

*

Not bırakıyorsunuz, insanlarda arama, geri dönme kültürü mü yok, yoksa bizimle birlikte ruhunu teslim mi etti bilmiyorum, teşekkür kültürü sizlere ömür, (Bu me selede sayın Serdar Erdoğanyılmaz’ın hakkını vermem gerekiyor. Bu meseleye ilişkin, toplumu yönlendirme, teşekkür kültürünü aşılama anlamında çok sayıda yazı yazdı gazetesinde. Yeterli miydi, pek emin değilim. Değilim çünkü insanlar teşekkür etmeyi unuttu!)  geri dönüşleri zül sayıyor insanlar galiba.

Ve özürleri de kabahatlerinden büyük!

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527