banner1524

Dost meclisinde, ya da rastgele bulunduğunuz bir ortamda, tanıdık tanımadık sorar; “Boş zamanlarda ne yaparsın?”

Klasik bir soru gibi gelebilir size.

“Boş gezenin boş kalfasıyım!” desen olmaz, “Kaldırım mühendisliğinden başkası elimden gelmez!” cevabı versen, ayıp kaçar, en iyisi “vakit öldürürüm!” der sıyrılırız işin içinden.

Biz böyleyiz işte, öldürmeye vakitle başlar, milli ve manevi değerlerle devam eder, buna tarihi ve kültürel mirasları da ekleyince, bizim azılı katilden ne farkımız kalır!

Bu öldürme hırsı, alışkanlığı iyilik meleklerine, düzgün adamlara kadar uzanır.

Huyumuz kurusun, öldürmeyi seviyoruz!

Cani’yiz ya!

*

Maşallah kiminle konuşsanız, herkes kendini topluma sorumlu hisseder. Ki doğrudur ve olmalıdır. Sorumsuz insanları hayatta sevmem. Baksanıza gazetelerde bile sorumlu yazı işleri kadrosu var. Niye sorumsuz yok!  Demek gerekmiyor! Topluma borcu olduğunu söyleyip sorumlu hissedenler, diğer insanları da düşünmekle kendini yükümlü sayıyorsa, insanları düşünmek, başa bela bir öfke midir, bu tartışılır! Aslında, düşünülen insanların, kendilerini düşünenlerle işi yoktur, olamaz da… Lakin düşünen insanı deli eden de budur!

Bu memlekette ata sözlerinden yola çıkarak, ‘Bal tutan parmağını yalar, gemisini kurtaran kaptan, üzümünü ye bağını sorma, her koyun kendi bacağından asılır!” deniliyorsa,  herkes kendinde olmayanı başkasında ararken, başkalarına cenaze olanları kendine düğün sayar ki, bu günümüzde, kendi aile-eş dost ortamında bile sık rastlanan bir hadise…

*

Çevrenize bir bakın, eşim-dostum, arkadaşım dediklerinizi tahlile çalışın, tam bir teçhizat bencillik kuşatması altındasınız! Toplumsal olaylar karşısında saklanan sözde kahramanlar, hep başkalarından bekler isyanı, haykırışı, tepkiyi ve protestoyu. O dost bildikleriniz de size gaz verirlere ki, bir yeriniz incinsin! Türkçesi şu; kendilerinden kayıtsız – şartsız itaat, başkalarından isyan, başkaldırı… Nasıl olsa, onların yerine kendilerini yakacak birileri hep vardır ve bulunur. Memleket ya piyon, ya kobay, ya da kullanılacak ve hedef gösterilecek adam dolu…

*

Biz böyleyiz işte. Sapına kadar Maraşlıyız! Siz kaşınızdakini düşünürken, sizin bir çöp kadar değeriniz yoktur ve olmamıştır. Akıbetinde, işi kadere, şansa yükleriz, kurtuluruz! Bizim kara bahtımızda, şanssızlığımızda, kör talihin bir suçu olmadı hiç. Kendi dünyamızı kendimiz kurduğumuz için, aklımızı kullanmak aklımıza gelmiyor.

Eeeeeee,  gözümüzle hareket etmek varken, akıl da ne ki?

Akıl akıl, gel peşime takıl!

O kadar işte!

*

Bu dünyada akıllı doğanlar deli ölür. Kendini allam-ı cihan sanarak doğanlar gazeteci olarak ölür! Ve her ne hikmetse,  hep başkalarını düşünmekten, kendilerini heba ederler ki, o yüzden insanları fazla düşünmenin anlamı yoktur manası çıkar.

Hele sorumsuzluktan ve duygusuzluktan on üzerinden on puan almış bir şehirde, daha fazla ne beklersiniz ki…

Buna kendini topluma karşı sorumlu hissedenler, sayanlar ve şartlayan sorumsuzlar da dahil…

 

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527