Geçen hafta Cuma günü, Büyükşehir Belediye Başkan adayı sayın Hayrettin Güngör’ün uçakla Gaziantep’e, oradan da karayolu ile Kahramanmaraş’a geleceği öğrenildiğinde, bu her zamanki isyanları oynadık. Neden komşu il’e iniyorlar. Her demde bu şehre hizmet ettiklerini, para harcadıklarını söyleyen siyasiler, neden bu uçakların saatlerini, günlerini ayarlamazlar.
Biz mecbur muyuz, mahkûm muyuz komşu illere kadar gitmeye, inmeye, binmeye…
Tabi hava yağışlıydı. Bu sebeple uçağın Gaziantep’e de inemeyip, Adana havaalanına mecburi iniş yaptığı bilgisi geldi bize. İsyan ikiye katlandı.
Bu ilk değildi, son da olmayacaktı kesinkes. Çünkü ‘en büyük Maraş, başka büyük yok!!!!’
Olmayacaktı ama bu insanlarla dalga geçiliyor, alay ediliyordu sanki. Kahramanmaraş sanayisi, nüfusu ve sosyal yapası ile her gün uçak seferlerini kaldırabilecek bir potansiyele sahip iken, nedense ve bir türlü bu uçakların gününü ve saatini ayarlamaktan aciz kaldılar. Lafa gelince, memlekete yapmadıkları iyilik, vermedikleri hizmet kalmadı.
Salla gitsin, nasıl olsa gümrük yok, vergi yok.
*
Bu yaşanan ve yaşanacak olan rezaleti sayfamda dile getirince, arkadaşlar ismini vermiş ama ben vermeyeceğim, garibim ekmeğinden, işinden olacak yoksa, bir havaalanı personelinin notlarını aktarıyorum. Aynen; “Ben havaalanı personeliyim. Şimdi yeni havaalanı yaptılar oraya geçeceğiz ama pistimiz aynı o yüzden en ufak bir hava şartından uçaklar enemiyor pilotlarda isyan ediyor pistin uzaması lazım petrolün kaldırılıp Erkenez çayına doğru battı - çıktı yapılması lazım. Ama çok büyük bir sıkıntı var oda yıllardır Maraş’ın kaderiyle oynayan 3 .5 bizim godomanlardan olan ………nun işine engel olacak ya bizim bürokratların gücü yetmiyor .O yüzdende pistimiz aynı yeni binamız var büyük ama uçuşlar aynı en büyük inen uçağımız Boing 320 biz niye Antep olamıyoruz adana olamıyoruz bizim oyumuz yetmiyor mu olmaya he. Bir zaman başbakan yardımcımızda vardı gene olmadı. Maraş’ımın bahtı gara nedim bir tane insan evladı çıkar zahar şu Maraş’ı yükseltecek.”
*
Siyasilerin şikâyet etmeye hakkı yok. Kaderimiz deyip çekecekler çileyi. Ama işadamları şikâyetçi, hastası olan, tedavi için dışarıya gitmek zorunda olanlara şikâyetçi, öğrencisi şikâyetçi.
Bakın, havaalanındaki görevli arkadaş ne güzel özetlemiş gerçeği. Ama biz kulak tıkıyoruz, gözlerimize bant çekiyoruz. Duymadık, görmedik, haberimizi yok. Üç maymunu oynuyoruz sürekli.
Ne oldu?
Geçtiğimiz aylarda bitecekti havaalanındaki çalışma. Bina önemli değil. 150 bin nüfuslu Ağrı’nın bile havaalanı yanında bizimkisi epçik gibi, kümes gibi kalırken, sözleşme tarihi geçeli şu gün olmuş, havaalanımızdaki bakım-onarım, yenileme çalışmaları daha bitmemiş. Neden müteahhide sorulmuyor, ‘arkadaş nedene zamanında işini bitiremedin?’
Bitmediği gibi, bir yağmurda, bir rüzgârlı havada, bir karlı günde uçaklarımız inemiyor.
Her zaman yazılan, söylenen ILS cihazına bağlanıyor sebep. Günah keçisi bir kıçıkırık alet. Ne melanet, ne melun bir cihazmış bu ki, bizi mağdur ediyor ele güne karşı.
Acaba siyasilerimizin, yöneticilerimizin, bürokratlarımızın bu ihmallerde hiç mi kabahati yok. Bütün kabahat ev sahibinde mi?
Hırsızın hiç mi suçu yok birader?