banner1524
  

Hadi neyse, sizler de okuyabilirsiniz.

Lakin burada söylemek istediğim mesele başka, taksiciler ve berberler, maliyeciler açısından önem arz ederler. Nedenine gelince, dönemin maliye eski bakanlarından İsmet Atilla’ya sormuşlar, “Sayın bakanım, taksiciler ile berberler az vergi ödüyorlar. Onların vergilerini artırmayı düşünüyor musunuz?”

Bakan akıllı ve zeki adam. Olmasa bakan yaparlar mıydı, bakın ne cevabı vermiş;

“Hayır, düşünmüyorum! Aklı başında hiçbir Maliye Bakanı, taksiciler ile berberleri karşısına almaz. Çünkü onların her biri ene az 100 seçmen demektir”

Soruyu soranlar ve çevresindekilerin kafası karışır. Bakan ne demek istedi. Ne alaka? “Nasıl oluyor?” der gibi suratına bakmışlar adamın.

Bakan da anlatmış söylediği sözün gerekçesini:

“Bir taksiye akşama kadar çok sayıda insan biner ve iner. Aynı şey berbere gelen müşteriler içinde söz konusu. Taksici yolcuyu gideceği yere götürürken, berber de müşterisini tıraş ederken sohbet ederler. Havadan sudan başlar, sonra iş siyasete, spora, iş dünyasına, esnafın durumuna kadar gider. Onları karşımıza alırsak, her biri en az yüz seçmeni etkiler. O nedenle ben her taksiciye ve berber en az yüz seçmen gözüyle bakarım ve onları kızdıracak düzenlemeler yapmam” der.

Haklı mı, hem de sapına kadar.

 *

Gelelim mali müşavirlere… Ve imamlara…

İş hayatımızın ve günlük yaşantımızın vazgeçilmezi bu insanlar. Hepsi de bizim arkadaşımız, dostumuz.

Hesabımızı, kitabımızı ayarlayan, dizayn eden, neticede biz de esnafız, maliye ile aramızda köprü görevi üstlenen arkadaşlarımız. Kendilerine sevgilerimi gönderiyorum. Ama fıkrayı ta anlatmadan geçemeyeceğim.

Mali müşavire sormuşlar; “Bir daha dünyaya gelirsen, hangi mesleği yapmak istersin?”

Mali müşavir, hiç düşünmeden ve tek kelime ile cevap vermiş; “İmamlık…”

Tekrar sormuşlar, “Soruyu pek anlamadın galiba. Bir daha dünyaya gelirsen hangi işi yapmak istersin!”

Cevap değişmemiş, imamlık demiş…

Nedenini sorduklarında da şu karşılığı almışlar;

“Mevzuat hep aynı, hiç değişmiyor!”

*

Hadi yine bir Karadeniz fıkrası ile günü bitirip, kurtaralım.

Karadenizli seksen’lik Dursun Amcayı yaşıtı bir bayanla evlendirirler.

Aradan birkaç ay geçmiş, torunu gelip sormuş; “Dedeciğim, evleneli 4 ay oldu, çocuk-mocuk var mı?”

Dursun amca cevap vermiş;

“Verdiniz bana bir kocakarı, mübarek tarihi eser, dokunamıyorum ki…”

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1527