Bugün köşeyi okurlarıma ayırdım. Yorum onlara ait… Tabi mesele Suriyeliler…

15 Temmuz 2014, 10:37

1990 kez okundu.

Birileri biri kötü senaryo yazdı, kendini başrol oyuncusu sananlar, figüranları saldı dışarı, tiyatro başladı. Birileri dinamitin fitilini ateşledi, geriye çekilip seyrediyor.

Yazımıza ve haberimize yorum atan okurlarımı, dostlarımı ödüllendirmek adına, bugün köşemi onlara tahsis ettim. Teşekkürler dostlarım…

Buyurun…

Dünyanın hiçbir yerinde mülteci kampları sınırdan 150-200 km içeride ve şehirlerin ortasında olmaz. Mülteci kampının kapısı açık olmaz. Mülteciler vatandaşlık hakkı verilmedikçe çalışamaz ve ev tutup ikamet edemez. MÜLTECİ KAMPI sınırda olur ve mültecilerin barınma, temizlik ve iaşe sorunları giderilir. Biz deprem veya afet evi yapmıyoruz. Başka bir ülkenin insanlarına mülteci kampı kuruyoruz. Dünya tarihinde bir ilki gerçekleştirip şehirlerin ortasına mülteci kampları kurarsanız, 1.5- 2.0 milyon insanı destursuz bir şekilde ülkenin içlerine salıp çalışma ve evlerde ikamet etme özgürlüğü verirseniz ve bir süre sonra çatışma çıkarsa bunun adı SORUN olmaz.

BU BİR SONUÇTUR.

(Kubilay Doğan)

KAHRAMAN ECDADIN KAHRAMAN TORUNLARI. BİR AVUÇ SURİYELİ MÜSLÜMAN İNSANI BAĞRINA BASAMAYAN NASIL KAHRAMAN OLUR. KİMİN GAZINA GELDİNİZ. ZULÜMDEN, TANKTAN, TOPTAN ÇOLUĞUNU ÇOCUĞUNU KURTARMAK İÇİN SİZE SIĞINMIŞ PERİŞAN MÜSLÜMANI BAĞRINIZA BASMAK BU KADAR MI ZOR. BEN CTESİ GECESİ ÜÇ KÜÇÜK ÇOCUĞUYLA DOLAŞAN BİR SURİYELİ BABAYLA KARŞILAŞTIM. KUCAĞINDA SEKİZ AYLIK OĞLUDA VARDI. ADI YUSUF. OKŞADIM BAŞINI. ELİMDEN GELDİĞİNCEDE DESTEK OLDUM. UTANDIM. O DA BABAYDI ÇÜNKÜ. HEPİNİZİN EVLADI VAR. ZULÜMDEN KAÇIP SİZE SIĞINAN MÜSLÜMANA ZULMETMEK, ONU İSTEMEMEK, ONA ZULMEDENDEN NASI FARKLI KILAR SİZİ. LÜTFEN HERKES BİR DAHA DÜŞÜNSÜN. HERŞEYİMİZ VAR MEMLEKET OLARAK. AMA ANLADIM Kİ VİCDANLARIMIZ YARA ALMIŞ. OTURUP BİR DÜŞÜNÜN. BİZE SIĞINMIŞ BİR MÜSLÜMAN TOPLULUĞA SAHİP ÇIKAMAYACAKSAK, MÜBAREK AYDA KARINLARINI DOYURAMAYACAKSAK, BİZİM ADIMIZ NASIL KAHRAMAN OLARAK KALIR. ELİNİZİ VİCDANINIZA KOYUN.

HEPİMİZ İNSANIZ..... GERİSİ TEFERRUAT.

(Mehmet Cihat Sezal)

Bir oyun oynanıyor gözümüzün önünde,,

Ortalıkta dolaşan bir sürü figüran…..

Kimi yönetmen, kimi senarist, Kimi de artist….

Bu Mübarek Ramazan ayında, çakallara, hainlere, kansızlara, katillere figüranlık yapanlara yazıklar olsun….

Böyle miydi bizim kavlimiz, böyle miydi Ülkümüz, inancımız, davamız…

Aman diyene vurmak, sana sığınan , sana emanet olana saldırmak….

Bu nasıl Müslümanlık , bu nasıl Peygamber sevmek..

Ve bu nasıl Ramazan ayını kendi nefsinden çok , aç kalan, açıkta kalan insanı düşünmeden geçirmek….

Hani Mübarek ayda Gazze’de İftar sofrasında bomba yiyen Filistinliye üzülürken, bizim ne farkımız var İsrail den…

Yahudi olmak için bir dine mensup olmak varken, ya bizlerin yaptığı Yahudiliğe ne demeli…..