Açık ve net söyledim, yazdım, canlı yayında bile dile getirdim, AK Partili olmasam bile (ben AKP’lilere gıcığım) Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’a olan sevgimi, minnettarlığımı her zaman dile getirmiş gazeteci olarak, bugün kahramanı bol şehrimin fotoğrafını çekip, kitabı ortasından okuyup, sayın Cumhurbaşkanıma göndermek istedim.

İster kabul edin ister etmeyin; Ben hafız değilim ama mesleğimde, şehrimde hafıza gösterilirim.

Çektiğim fotoğraf net mi çıkar, flu mu, bunu yazımızı okuduğunda sayın Erdoğan takdir buyuracak. Yazılarımı okuyan okuyor, takipteyim yani. Ekşi ayran içmedim ki karnım ağrısın, yaram yok ki gocunayım. Kimseye bir düzdüreceğim de yok!

*

Sayın Cumhurbaşkanım!

Size oy vermediğimi, ancak sizi gerçekten çok sevdiğimi kaç kez ifade ettim yazıyla, sözle, canlı yayında. Ben Ülkücü adamım. Sapına kadar hem de. Milliyetçiliğin tanımı, kavramı çok farklı, çok tartışılır da, ben detaya girmeden, hepsinden öte dört dörtlük bir şehir milliyetçisi olduğuma inanıyorum.

İzninizle önce Büyükşehir Belediyesinden başlamak istiyorum. Sayın Fırat Görgel’i belirlerken isabetli bir karar verdiğinizi düşünüyorum. Sadece ben değil, tüm Kahramanmaraş halkı bu görüşte. Çünkü Fırat Görgel doğru zamanda, doğru tercih, doğru adam. Size teşekkür ediyoruz.

Yeniden Refah Partiden de olsa Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Mehmet Akpınar büyükşehir ve diğer belediyelerle uyumlu, verimli çalışıyor, istişare ediyor, hizmet ve insan ayırımı yapmıyor.

Onikişubat İlçe Belediye Başkanımız Hanifi Toptaş desen maşallahı var. Yerinde durduğu yok, sürekli sahada, halkın içinde, hizmet için çırpınıyor tüm ekibi ile. İyi gidiyor, algısı da mükemmel.

Seçildiği günden bu yana 6 ay geçti, kamuoyundaki notu, algısı mükemmel. Bir de, yeni, çiçeği burnundaki İl Başkanı Av. Muhammet Burak Gül ile olan uyumu, dayanışması, güçlü siyaseti öne çıkartırken, zat-ı alinizi de mahcup etmiyorlar, etmeyecekler! Ki İl Başkanı M. Burak Gül de düzgün, parti disiplinine sadık kalabilecek, toparlayıcı özelliği ile sevilen biri olarak yeni yeni siyasetçi olmaya çalışırken, teşkilat ve kamuoyu tercihten mutlu.

Allah razı olsun!

*

Sayın Cumhurbaşkanım!

Gelelim sanayicilerimize, yatırımcılarımıza, iş dünyasına… Kendi kendine yeten bir tarım kenti idi Kahramanmaraş. 1983’lü yıllarda başlayan teşvik yasası ile tarım kentinden sanayi kentine evrilen şahsım şehri, yaşanan süreçte ‘tekstil cenneti’ne dönüştü. Öyle ki ülkemizde üretilen ipliğin yüzde 33’ü bizim tezgahlarımızdan çıktı.

Çünkü işadamlarımız servetlerini, aldıkları kredileri yerinde, olumlu kullandılar, Maraş’ı sanayi şehrine çevirdiler. Allah razı olsun!

Şu birkaç yıldır, iplikten örgüye, enerjiden çimentoya, gıdadan konfeksiyona gibi sektörlerle tanışması, yatırımın çeşitliliğine katkı sunması güzeldi, iyiydi de, deprem sonrası çark tersine döndü, sular tersine akmaya başladı.

Sayın Cumhurbaşkanım!

Maraşlı olmasa da eski Maliye ve Hazine Bakanı Nurettin Nebati’nin bile fabrikalarını kapattığı günümüzde tekstil sektörü zor günler yaşıyor. Birçok fabrika ya kapandı, ya daralmaya gitti, ya da kapasite küçülttü, hadi daha ileri gideyim iflas edenler, konkordato ilan edenler o kadar arttı ki, hangisini sayayım. İsim versem yanlış olur. Ama fırsatçılar çoğaldı, anlı şanlı işadamlarımızdan bazıları iflas edenlere, kredi borcu sebebiyle kapısına icra dayananlara, konkordato ilan edenlere çökmeye, ölü eşek fiyatına (bankadan dosya dahi almadan) almayı meslek haline getirdiler.

Gaziantepli işadamları gibi düşenin elinden tutmak, kurtarmak, yeniden hayatını-mesleğini idame ettirmesine katkı sunmak bir yana, bir depik de kendileri vurdular. Acizliğinden, mağduriyetinden yararlanıp mallarına çöktüler akbabalar gibi. Acıyı, mağduriyeti fırsata çevirdiler.

Tekstil nelerine gerek, depremde en büyük rant, gelir hazır beton tesisinde, ona yöneldi çoğu.

Ha, aynı acıyı, aynı felaketi yaşamış olsalar da içlerinde babacan tavırları, depremde çalışanlarına barınma dahil, maddi manevi desteğini esirgemeyen işadamlarımız yok muydu, tabi ki vardı. Onları tenzih ettik. Ki onların da kim olduklarını bu şehirde herkes bilir, tanır.

Hammadde ithal, deprem sonrası çalıştıracak işçi de bulunamayınca, sektör mali-idari krize girdi. Depremde fabrikası yanan, çöken işletmeler kadar, tekstili kapatıp başka alanlara çevrilince, (hazır beton) hele hele küçük sanayi sitesindeki esnaflar ayakta durmakta zorlanınca, Suriyelilere rağmen çalıştıracak işçi bulamayınca, sanayiciyi hafakanalar bastı.

Bir de kendi içlerindeki çatışma, ekonomik kriz, ters giden akıntının tuzu biberi oldu.

*

Sayın Cumhurbaşkanım!

Deprem sonrası şehir çok şükür toparlanıyor, ayağa kalkıyor, Emlak Konut, TOKİ ve EPP gibi firmalar, en çok da Azerbaycan Hükümetinin desteği ile şehir eski kimliğine kısa sürede kavuşacak hale geldi.

Lakin ana arterlerdeki TOKİ binalarının yaptığı evler metrekare olarak mağaza-lokanta için yeterli değil, dükkanları da ancak telefoncu dükkânı olabilecek kadar küçük iken, dağıtımda birçok hak sahibi mağdur olacak gibi duruyor.

Bir de, yerinde dönüşüm adı altında herkes müteahhit kesildi. Deprem ve hasar tespitiyle uzaktan yakından ilgisi olmayanlar bile cezaevine konulurken, şehirdeki küçük çapta da olsa müteahhitler iş yapmaya, iş almaya (bırakın konutu, kümes, baraka dahi yapmaktan imtina ediyorlarken) korkuyorlar. Zaten çoğu dışarıdan geliyor. Kendi müteahhitlerimiz sıradan sebepler yüzünden içeride iken, dışarıdan gelenler şehrin kaymağını yiyor, inşaat malzemelerini de dışarıdan getirdikleri gibi, şehre mali katkı da sağlamıyorlar. Vergilerini bile…

*

Sayın Cumhurbaşkanım!

Vatandaş milletvekillerinden şikayetçi. Siz diyorsunuz halka inin, kapısını çalın, dertleriyle dertlenin diye. Ama şahsım şehrinin siyasileri halka inmeye korkuyorlar adeta. Lafa gelince mangalda kül bıraktıkları yok, halka rağmen siyaset yapılmayacağını dahi öğrenememişler, egoları yüksek, üst perdeden konuşmalar, bir bakan geldiğinde takım elbiseli karşılamalar ve uğurlamalar dışında yoklar.

Esnaf özellikle rezerv alanı meselesinde rahatsız, huzursuz ve tedirgin. Siyasiler bu meseleye dair vatandaşı dinlemedikleri gibi, telefonlara da çıkmıyorlar. Bereket versin bir tek Fırat Görgel var başvurabilecekleri, ulaşabilecekleri, bütün umudu O’na bağladılar, fakat siyasiler şehirde yok hükmünde.

*

Sayın Cumhurbaşkanım!

Yeni Anayasa için çabanızı anlıyorum. Çözüm sürecine katkı sunacak görüşmelerinize, parti ayrımı yapmadan herkesin elini sıkmanıza eyvallah! Birlik beraberlik mesajınızı her yerde verirken, içeride siyasiler bu gerçeğin çok da farkında değiller.

Bakın geçen gün ne oldu? CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Tarihi Kentler Birliği Başkanı sıfatıyla önce Gaziantep’e gitti. Başkan Fatma Şahin, Başkan Mansur Yavaş’ı şehre 10 km. beride karşılarken, çalışmaları hakkında bilgi verirken, şehre dair başarı hikayesi adına taleplerini sıralarken, aynı Yavaş Kahramanmaraş’a geldiğinde bırakın başkanları, bırakın siyasileri, bir kapıcı dahi karşılamadı.

Bizimkiler karşı mahalleden diye belediye başkanını (Nurhak) toplantıdan kovuyorlar!

Hani bir olacaktık, hani diri, hani iri olacaktık? Hani ayrıştırmayacaktık, hani bölen olmayacaktık! Bizim şehirde bu kavram sizlere ömür! Bu kafa, bu zihniyet partiye oy kaybettiriyor! Basiretsiz siyasiler yüzünden!

*

Sayın Cumhurbaşkanım!

Yazı biraz uzadı, başınızı ağrıtabilirim, kusura bakmayın, sizden yaşça büyük birisi olarak benim gibi bir ihtiyarı da mazur görün; benim ve bizim derdimiz Kahramanmaraş iken, Kahramanmaraş-Göksun tüneli 3 aydır kapalı. Sürücüler eski yolu kullanıyor. Zaman kıymetli ve trafik felç. İnsanların çektiği işkence, çile buradan Avrupa’ya yol olurken, Karayolları ve siyasi irade meselenin çözümü için lütfen kılını kıpırdatsın, varlıklarını hissettirsinler! Bizi kâle alan yok da, siz derseniz, talimat verirseniz…

Uzatmayacağım, sanayinin ve esnafın ayağa kalkması lazım! Bereket versin Mustafa Buluntu gibi dirayetli, sanayicilerin umudu bir Ticaret Sanayi Odası Başkanı, Mustafa Narlı gibi OSB için ve sektör için çırpınan bir Ticaret Borsası Başkanımız var da, meslektaşları için, sektör için canhıraş çalışırlarken, bölgesel teşviklerle sanayicilerin ve küçük esnafın durumunda iyileşme gerekiyor.

Şehir sanayinin ve esnafın durumunun iyileşmesiyle, güçlenmesiyle ayağa kalkacakken, niyetim onu bunu gammazlamak, şikâyet etmek değil.

Şikâyet basit insanların işi. Ben gazetecilik görevimi yaptım, gerisi zat-ı alinizin takdirlerine kalmış.

Niye yazdığıma gelince, Sibel Can’ın şarkıda söylediği gibi; ‘şikayet etmiyorum, sırf bil diye söylüyorum!’

En kalbi sevgi, saygı ve muhabbetlerimle.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol