Aslına bakılır ve doğruyu konuşmak gerekirse, 6 Şubat’tan bu yana kimse aç kalmadı. Samimi itirafımdır, millet yemek beğenmedi. ‘Aaa, gene mi makarna, yine mi mercimek çorbası pişirdiler, dün de yemiştim bulgur pilavını, içli köfte yok muydu?’ diyenlere rastladım, kulaklarımla duydum.
Samimiyetle söylüyorum, hiç haberini girmediğim, girmekten imtina ettiğim, tasvip etmediğim TÜGVA’nın çadırında doyurdum karnımı. Ne bulgur pilavını, ne makarnayı, ne mercimek çorbasını burnumla itmedim, burun kıvırmadım, ‘Kısmetimizde bu varmış!’ dedim, dua ettim.
Bu samimi itirafımı da Necip Fazıl Kültür Merkezi yanına kurdukları aşevinde, TÜGVA çalışanlarına söyledim, adamlar memnun oldular. Çünkü kısmet dedim, çünkü nasibimde bu varmış dedim.
*
Alınan yemeklerin çoğu çöplüğe gitti. Evimde yemekten uzak kaldığım makarnaya bir sevgili gibi sarıldım, çok sevdiğim bulgur pilavına anneme bakar gibi baktım özlemle. Ayda bir kere bile olsa içmediğim sade mercimek çorbasına kucak açtım, kırk yıllık sevgiliye kucak açar gibi.
Ben ve kimse aç kalmadı bu süreçte. O bakımdan, bizleri deprem sonrası yalnız bırakmayan tüm hayır kurumlarına, vakıflara, derneklere, iş dünyasının temsilcilerine, sivil toplum kuruluşlarının yardım çadırlarına ve devletimizin bizlere uzattığı sıcak-samimi ellere teşekkür ediyorum.
*
Açıkta kalma meselesine gelince…
Önce, sayın Nazlı Ceylan Balduk’un hakkını teslim etmem gerekiyor. Şunun için… Bilmeyenler, duymayanlar için belirtmem gerek, Ticaret ve Sanayi Odasının 16 yıl başkanlığı yanında, TOBB Başkanvekilliği de yapan, şehrimin sanayide gelişmesinde büyük payı olan efsane başkan, merhum Mehmet Balduk’un kızı.
Herkesin zarar gördüğü, mağdur olduğu süreçte, çalışanları için, babasından aldığı aile ve iş terbiyesi ile bildiğimiz, geleceğin parlayan yıldızı olacağına inandığımız Nazar Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı sayın Nazlı Ceylan Balduk Kurtul, evi ağır hasarlı ve evi yıkılan çalışanları için prefabrik konutlar sağlamaya çalışıyor.
Şayet çalışan prefabrik konut tercih etmiyorsa, çalışanlarına 6 ay boyunca aylık 5.000 lira kira yardımı yapacağını söylüyor. Ev orta ve az hasarlı çalışanlarına ise bir defaya mahsus olmak üzere toplu olarak 15 bin lira tadilat yardımı (talep doğrultusunda) yapacağını vaad ediyor.
Dediğini yapar mı, yapar! Hakkı, hukuku, adaleti ve kul hakkını iyi bilir.
Ekliyor; ‘yapılacak olan tüm yardılar e-devlet üzerinden alınan hasar tespit sonucu ve ikametgah belgesine göre yapılacak. Talepler de insan kaynakları birimine iletilecek!’
Daha ne yapasın hayırsever, hamiyetsever ve memleketsever Nazlı hanım.
Bir Maraş türküsünü hatırladım, söylemem lazım; ki Nazlı hanıma ithaf ederek!
Nazlanmakta haklısın
Gönüllerde saklısın
Maraş’ta bir tane
Madalya bayraklısın!
*
Açıkta kalanların çok olduğuna dair o kadar çok duyum, karşılanmayan talep, cevap alınamayan şikâyet edindim ki, anlatamam. Neredeyse bir ayını dolduracak asrın felaketi, çadır alamayanlar var. O yüzden bugün olmuş, hâlâ araçlarında, okullarda ve camilerde kalanların sayısında hiç azalma olmadı, arttı bile.
Her ne kadar milletvekilimiz Ahmet Özdemir Meclis kürsüsünde aç ve açıkta kalanların olmadığını söyledi ise de aç kalanlar hariç, açıkta kalanların, çadıra ve konteynıra yerleşemeyenlerin sayısının oldukça fazla olduğunu düşünüyorum.
Sonra, sevgili Özdemir’in o kadar bağırmasına, sesini yükseltmesine gerek var mıydı, onu da ilk rastladığımda kendisine soracağım. Belki de muhatabı muhalif parti milletvekili olunca, öyle gereksinim duydu, sesini de herhalde Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan’a duyurmuştur.
Çünkü bu ülkede, bu şehirde bağıran, sesini yükselten kazanıyor!