6 Şubat yüzyılın depreminde, en çok can kaybının ve yıkımın yaşandığı Hatay’ı depremden sonra ilk kez gördüm.
Nereye baksan yıkılmış ve yıkımı bekleyen binalar, alabildiğine konteyner, toz ve insanların yüzüne vuran tedirginlik, korku, endişeli bekleyiş. Haberlerde izlemiştim Hatay’ı, yerle bir olmuş halini görmüştüm, okumuştum gazetelerde, dinlemiştim insanlardan yıkımın, felaketin büyüklüğünü.
Çaresizlik, umutsuzluk, endişeli bekleyiş sürerken insanlarında, çok de ümitli görmedim. Şundan; şehir kolay kolay ayağa kalkacak gibi değil. En çok yara alan, en çok can kaybının yaşandığı Hatay, Adıyaman ve şahsım şehri Maraş iken medeniyetler şehri, lezzetin durağı Hatay’dan eser yoktu. Ama Maraş yaralarını sarıyor, ciddi ilerleme var.
*
Önce Ticaret ve Sanayi Odasına gittim. 2 dönemdir Hatay Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığını yürüten, 31 Mart yerel seçimlerinde CHP’den belediye başkan aday adayı da olan sayın Hikmet Çinçin ile depremi değil de, şu sıralar sanayi ve iş dünyası kadar bizleri, (basın camiası) esnafı da ilgilendiren mücbir sebep meselesine değindim ilk sırada.
Biliyorsunuz, geçen hafta sonu, Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız Mustafa Buluntu’nun da katıldığı sanayi odası başkanları istişare toplantısında bu mesele ele alınmış, ortak bir bildiriye imza atılırken, mücbir sebebin uzatılmasının kaçınılmaz olduğu ifade edilmişti.
Başkan Çinçin, bu ortak talebin, bu ortak bildirinin amacına ulaşacağını, mesajın Ankara’ya kadar gittiğini, hatta bizzat İçişleri Bakanı sayın Ali Yerlikaya ile de görüştüğünü söylemesi, iyimser ve ümitvar olması sevindiriciydi.
Depremin üzerinden aylar, seneler geçmiş; barınma, sağlık, elektrik, su, telekomünikasyon, ulaşım, eğitim, güvenlik, trafik, enkaz aldırma ve asbest tehlikesi, iş gücü kaybı, ekonomi, tarihi dokunun kaybı ve devam eden sorunlar… Ve Başkan Çinçin’in deyimiyle, katlanarak devam ediyor.
Allah bir kere daha kıyaslama nasip etmesin de, çok şükür Maraş kendini toparlıyor, ayağa kalkıyor, feraset sahibi büyükşehir belediye başkanımız sayın Fırat Görgel sayesinde eski kimliğine kavuşuyor.
Ara notu giriyorum, Hatay büyükşehir belediyesi genel sekreteri, eski büyükşehir belediye başkanımız sayın Hayrettin Güngör Ankara’da olduğundan bir görüşmemiz olamıyor.
Hatay yerle bir. Dedim ya, her taraf konteyner dolu. Hatta Hatay Ticaret ve Sanayi Odası işlevini büyük bir konteyner’de sürdürüyor.
Ama Başkan Çinçin, bizi başka bir yerde (HASAT HATAY) ağırlıyor ve sohbetimizi orada gerçekleştiriyoruz. Söylediği rakam ürkütücü, depremde 194 bin müstakil (bakın burası çok önemli) konut yıkılmış. Yani Hatay’ın yüzde 82’si yıkılmış, yerle yeksan halde. Kendi ifadesi ile Hatay’ın kimliği kaybolmuş. Konuşurken genellikle büyük harfleri seçen Çinçin, ekonomiye değindiğimizde, bir gerçeği vurguluyor, ‘talimatla ekonomi yönetilmez!’ diyordu.
*
Biliyorsunuz, adına mülteci dediğimiz Suriyeli’ler Hatay’da oldukça fazla. Nüfus olarak yerli halkı geçtiler. Depremle birlikte Suriyeli esnaf ve sanayicilerin Gaziantep ve Mersin’e gittiklerine vurgu yapan Başkan Çinçin, kaymağını bu illerin yediğinin altını çiziyor ısrarla.
Maraş’tan farklı olmayan bir diğer mesele, konut sıkıntısı ve kiraların korkunç derecede yüksek olması. İnsaf, merhamet ve Allah korkusu bölgenin ortak sorunu.
Sosyal yaşam diye bir şey söz konusu değil. Saat 17’den sonra şehir ürkütücü, korkutucu bir karanlığa, sessizliğe bürünüyor. Başkan Çinçin bile bu saatten sonra şehirde tek başına yürümekten korktuğunu söylediğine göre, tehlikenin, ürküntünün vahametini varın siz hesap edin!
*
Giden sanayici ve esnaf kadar da geri dönen olmuş. Hatay’ı anlatan, beklentileri, yapılması gerekenleri CiMER’e ve Rekabet Kurulu’na bildirmiş Başkan Çinçin. Birçok üyenin de borçlarını silmiş. Biraz cesur yürek birine benziyor, büyük harflerle dilinden dökülen cümleler, bize duyduklarımızı, rakamları farklı yansıtıyor. Delikanlı, harbi bir duruşu var Başkan Çinçin’in.
Sonra sözü Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mustafa Buluntu’ya getiriyorum. O’nu çok beğendiğini, gayretini, çabasını takdir ettiğini söylüyor, fakat bu şehrin efsane başkanı Mehmet Balduk’u da yad etmeden geçemiyor.
*
Hatay’ı kaderi, tozu ve yıkımı bekleyen binaları ve enkaz yığını ile baş başa bırakıp İskenderun’a çeviriyoruz direksiyonu. Deniz kenarında biraz soluklandıktan, mola verdikten sonra bizi bekleyen Dörtyol Kahramanmaraşlılar Dernek Başkanı sevgili Şenay Görür’ün misafiri oluyoruz.
Aslen Mağaralı Mahallesinden. 1975’te Maraş’tan çıkmış, İskenderun Demir Çelik’ten emekli olmuş. Şimdi Dörtyol’da lokanta işletiyor ve 2 dönemdir de Maraşlılar Dernek Bakanlığını yürütüyor. Çok misafirperver, cana yakın bir dost, hemşehri. Bize, Dörtyol’da 30 binin üzerinde Maraşlı olduğunu söylüyor, fakat aktif üye sayısı 250 civarında. Ki çoğu esnaf.
Çıkarken yine hemşehrimiz, Afşinli Kadir Dağ ile tanışıyor, çayımızı içip memleket hasret ve özlemini yüklüyoruz kalplerimize.
Nezaketi, misafirperverliği için teşekkür edip rotayı Maraş’a çeviriyoruz.
Fakat medeniyetler şehri, Suriye’ye bağlı iken 1939’da Türkiye topraklarına katılan, künefesi, tepsi kebabı ve Harbiye’si meşhur, depremde kimliğini kaybeden Hatay’ın o toz toprak, yıkık-dökük hali gözümün önünden gitmiyor.
NOT: Bu seyahatimize vesile, bize referans olan Ticaret ve Sanayi Odası Başkanımız sayın Mustafa Buluntu’ya teşekkür ediyorum.