Büyüğümüz, yazar Abdurahman Dilipak’ı bilirsiniz, hemşehrimiz. Zaman zaman okurum, beğenirim. Beğenmediğim yazıları da olmadı mı, oldu. Olsun. Yazar, herkese yazı beğendirmek zorunda değil. Sayın Dilipak, zehir zemberek bir yazı yazmış, bir anlamda kendi kesimini, acı acı uyaran satırları döşemiş yazısında.
Bir gazeteden aldım, yazının bağıran ve ses getiren yerlerinde şunları yazmış sayın yazar: “Şu alçak, hain, lanet olası rüşvetçilerden yakanızı bir an önce kurtarın nasıl kurtaracaksanız. Bunlar herkesi haraca bağlıyor. İhalelere hile, fesat karıştırıyorlar, imar işlerinde bu işlere çok fazla. İli, ilçesi yok, bu işe vakfı, camiyi de karıştırıyorlar. Cami avlusunda rüşvet pazarlığı yapıyor bu ahlaksızlar.
Açık söylüyorum.
Bunları ihbar edelim.
Direnelim, teslim olmayalım.
Bu işi yapanların adı; Ahmet, Mehmet, Ali, Hasan, Hüseyin! Namaz da kılıyorlar, hacca, umreye de gidiyorlar. Müslümanların yüz karası bu adamlar.
O kadar arsız ve yüzsüzler ki, ‘nasıl yaparsınız bunu’ derseniz, ‘Biz milletvekilinin oğlundan da aldık’ diyorlar. Bu bir memleket meselesi haline geldi. Bir yolsuzluk, rüşvet olayı karşısında partiyi uyaralım. Kavga gürültü yok. Ama bu alçaklara pabuç bırakmayalım. Bunlar yarın devleti de satarlar. AK Partililer partilerine sahip çıksınlar, bu pislikleri partilerinden uzaklaştırsınlar…”
Şimdi sayın yazar haksız mı? Hadi deyin bakalım, haksız diye…
Ağacın kurdu kendi içinde diyenler ne kadar doğru söylemiş!
RÜŞVET CAMİYE ABDESTLİ Mİ GİRDİ, ABDESTSİZ Mİ?
İhale kanunları sık sık değişti. İmar kanunları bilmem kaçıncı kez değişikliğe, erozyona uğradı.
Tabi her değişiklik, rüşvete kapıları araladı. Belki de sonuna kadar açık tuttu, kim bilir.
Sayın yazar dövünüyor, uyarıyor, ‘bu işin cılkı çıktı’ demeye getiriyor.
Adam bir kurumda daire başkanı, ortağı olduğu bilgisayar malzemeleri firması var, çalıştığı kurumun bütün malzemelerini kendi firmasından alıyor. Bir de ortağı var, partili… Kızı da o yüzden işte zaten. İşten anlamayanların işe alındığı kurum…
O malzemeleri…
Kaça alıyor, kaça fatura kestiriyor, kulu da biliyor, kendi de! Belki genel müdürü de… Sonra da doğru camiye…
Allah ıslah etsin!