Kantara çeksen, değişen bir şey yok.
İçimizde, çevremizde, yanı başımızda, bitişiğimizde, komşumuzda…
Çok uzağa gitmeye gerek kalmıyor. İçimize sinen sözde İslamcı terör örgütleri kadar, dini kullanarak insanları devlete karşı ayaklanmaya davet eden, çağıran ahlaksızlar, darbe heveslileri, devlet ve millet düşmanları, bizi içerden yıkmaya çalışıyorlar.
Ama hevesleri kursaklarında kalıyor çok şükür!
*
Coni bir taraftan havlıyor, ayı bir yandan aba altından sopa gösteriyor, daha düne kadar kuzu sarması olduğumuzu zannettiğimiz İran bile dişini gösteriyor, devlet büyüklerimiz de haklı olarak, ‘bizim bizden başka dostumuz yok!’ demek zorunda kalıyor.
Kuşatma altındayız.
Denizden, karadan ve havadan… Müttefikimiz, dostumuz olduğunu sandığımız sözde dost ülkeler, ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaklar bizi. Ama güçleri yetmiyor bereket versin!
Dört yanımız yılanlarla, çiyanlarla, ahtapotlarla, akreplerle sarılmış vaziyette iken, her kapıdan bir hain, bir alçak, bir terörist giriyor. Bizi arkadan vuruyor, analarımızı ağlatıyor, bize emanet edilmiş misafirlerimizin kanına giriyor, masum insanları katletmekten zerre-i miktar çekinmiyor.
Bir yandan da kent merkezinde bildiri dağıtıyor birileri… Halkı isyana davet ve teşvik eden, direnişe çağıran, mezhep ayrımcılığına çanak tutan bu bildiri, hem Türkçe, hem Arapça yazılı… Dini de istismar ederek, Kur’an-ı Kerim’den ayetlere, hadislere yer de vererek, belli ki belli bir kesimi de arkalarına almak istiyorlar.
Ve bu bildiriyi dağıtanların arkasında kim, ya da kimler var? Şimdi emniyet bunu araştırıyor.
Kim bunlar, kim bunlar?
*
Allah, devlete ve millete zeval vermesin diyerek yazıya nokta koyuyorum.
Son söz…
Dost 8, düşman 9 diyen Cennet anamızın mekânı da cennet olur inşallah!