Öne Çıkanlar İSİMSİZ TÜNELLER! MADO KAVŞAĞI SERVİS KÖPRÜSÜ ÇOK MU ZOR! BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ GEMCİLER GÜVEN METAL GURURUMUZ OLDU!.. İKİ KIZ KARDEŞ BOĞULDULAR

Bu haber kez okundu.

KSÜ’DE, TÜRKİYE’DE TARIMSAL YÜKSEK ÖĞRETİME BAŞLANMASININ 171. YILI KUTLANDI
 KSÜ Ziraat Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen törenin açılış konuşmasını yapan Rektör Prof. Dr. Durmuş Deveci, son dönemde yaşanan terör olaylarında şehit olanlara rahmet dilerken büyük bedeller ödeyerek kazanılan topraklarımıza sahip çıkmamız gerektiğine vurgu yaptı. Güvenlik güçlerimizin büyük bir kararlılıkla ülkemizi tehdit eden odaklarla mücadele ettiğini belirten Rektör Deveci, “Akademisyenler olarak bizlere de büyük görevler düşüyor. Aynı azim ve kararlılıkla çalışmalarımızı ürüne dönüştürerek ülkemize katma değer sağlamalıyız. Samimi ve dürüst bir şekilde çalışırsak yapamayacağımız hiç bir şey yoktur.” diye konuştu.

Yaptıkları bilimsel projelerle destek alan akademisyen ve öğrencileri tebrik eden Rektör Deveci, “Türkiye’de Tarımsal Yüksek Öğretimin 171. yılını kutluyor, ilk günden bu güne eğitime destek verenlerin ebediyete intikal edenleri rahmetle anıyor, halen görevine devam edenlere sağlık ve başarılar diliyorum.” dedi.

Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Kaygısız ise Ziraat Fakültesi ile ilgili bir tanıtım sunumu yaptı. KSÜ Ziraat Fakültesi olarak vizyonlarının; uluslararası nitelikli Ziraat Fakülteleri ile eşdeğer eğitim öğretim programını uygulayan, çiftçinin sorunlarına eğilip çözümler üreterek ülke tarımının gelişmesine katkıda bulunan, tarımla geçinen nüfusun refah düzeyini artıracak yönde araştırmalar yaparak sonuçlarını sahaya aktaran bir fakülte olmak olduğunu ifade eden Dekan Kaygısız, hedeflerini ise tarım sektörünün ulusal ve uluslararası normlarıyla uyum içerisinde olan bir tarımsal yükseköğretim modeli olarak tanımladı.

Milli Tarım politikasına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Dekan Kaygısız, “Milli Tarım politikası ile yapısal sorunların giderilmesi, planlı, bilinçli ve yeterli üretime geçilmesi, üretim-fiyat aralığındaki dalgalanmaların en aza indirilmesi, üretici gelirlerinin artırılması, tarımsal ithalatın azaltılarak ihracatımızın ve tarımsal hâsılamızın artırılması bu projenin temel hedeflerindendir.” diye konuştu. Dekan Kaygısız, Milli Tarım politikası kapsamında Havza Bazlı Tarımsal Üretimi Destekleme Modeli ile tarımsal faaliyet yapılan her ilçe bir tarım havzası olarak kabul edilerek, 941 tarım havzası belirlendiğini ifade etti.

 “Tohum, toprak ve vatan terimleri sadece ekonomik ve fiziki bakımdan değil, aynı zamanda bizim için manevi ve millî bakımdan da 3 önemli kavramdır, 3 önemli ziynettir.” diyen Dekan Kaygısız, “Tohum, toprak ve vatan: Varoluş sebebimiz ve yaşama gayemizdir. Bizde tohum kutsaldır, toprak kutsaldır ve vatan kutsaldır.” şeklinde konuştu.

Ziraat Mühendisleri Odası Kahramanmaraş Şube Başkanı Mehmet Geyik de kısa bir selamlama konuşması yaparken, ziraat mühendislerinin ülkemizde tarımın gelişimine önemli katkılarının olduğunu vurguladı. Ziraat mühendislerinin en büyük sorununun istihdam sorunu olduğuna dikkat çeken Geyik, “Bütün bu güzel gelişmelerin yanında yeni açılan fakültelerle birlikte ziraat fakültelerinin sayısının çok fazla artmış olması, ziraat mühendislerinin istihdam sorununu uzun bir aradan sonra tekrar ortaya çıkarmıştır. Fakültelerin ismini değiştirmek, yeni isimlerle aynı bölümleri açmak çözüm olmamıştır. Bununla birlikte, öğrencilerin tercih etmemesi nedeniyle bazı bölümler maalesef kapanmıştır. Bu durum tarımsal öğretimimiz ve geleceği açısından çözüme kavuşturulması gereken önemli bir açmazdır. “ diye konuştu.

Programda öğrenciler adına Ziraat Fakültesi öğrenci temsilcisi Süleyman Yavuz Tunç ve yabancı uyruklu öğrenciler adına Ariz Rahimov kısa birer selamlama konuşması yaptı.

Açılış konuşmalarının ardından Çukurova Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Rüştü Hatipoğlu, “Dünya ve Türkiye’de Genetiği Değiştirilmiş Bitkiler” konulu konferans sunumunu gerçekleştirdi. Mikrobiyoloji, bitki, hayvan ve insan biyoteknolojisi uygulamalarına ilişkin bilgiler veren Hatipoğlu, dünyada bitki DNA’sına ilişkin yapılan çalışmalardan bahsetti.

Bitki alanında ilk genetiği değiştirilmiş organizmanın (GDO) 1983 yılında üretilmeye başlandığını aktaran Hatipoğlu, günümüzde yaklaşık 180 milyon hektar alanda GDO’lu ürün yetiştirildiğini ifade ederken, bu alanlarda üretilen ürünlerin %99’unu soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kanola’nın oluşturduğuna dikkat çekti. Hatipoğlu, dünya pazarının %34’ünün transgenetik yani GDO’lu tarım ürünleri olduğunu söyledi.

Transgenetik bitki tohumu kullanımına ilişkin bilgiler veren Hatipoğlu, transgenetik tohum kullanmanın kaliteyi arttırdığını fakat verime doğrudan etkisi olmadığını ifade etti. Hatipoğlu, “Kalite ve verim ters orantılıdır.” diye konuştu. Transgenetik bitki tarımının avantaj ve dezavantajlarına değinen Hatipoğlu, dünya ve ülkemizde GDO kullanımına ilişkin yasal düzenlemelerle alakalı bilgiler verdi.

21. yüzyılın sonuna doğru bütün tarım ürünlerinin transgenetik ürünlerden oluşacağının öngörüldüğüne dikkat çeken Hatipoğlu, “Kendi transgenetik çeşitlerimizi kendimiz üretmeliyiz. Zarar ve faydalarını kendimiz görmeliyiz. Yoksa transgenetik tarım ürünü üreten ülkelerin kobayı olarak kullanılırız.” diye konuştu.

Program konferans sunumunun ardından, projeleri TÜBİTAK tarafından desteklenmeye değer görülen öğrenciler ile akademik teşvik almaya hak kazanan öğretim üyelerine başarı belgelerinin protokol üyeleri tarafından takdimi ve 2016 yılı içerisinde akademik yükselme kaydeden öğretim üyelerine Rektör Deveci tarafından binişlerinin giydirilmesi ile son buldu.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol